| AY IŞIĞI | |
|
+16rüyamania DaRknéss_AnqeL DiLosHy hell in merve552 -sena- meltem_ky miss stench_19 zanessa kusku MervEdward zac_nessa zyv senosh123 msn guzeli esin_16 20 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:09 pm | |
| 3 #İLK GÜN # Okula vardığımızda herkes bize bakıyordu. Onları çok iyi anlıyordum. Bende okula ilk geldiğimde Culllen!lara böyle bakıyorlardı. Renesmee bizden çok farklıydı. Sonuçta o yarı bir insandı. Onun için insanların gözü bende ve Edward’daydı. Ailelerin hepsi çocuklarının bu ilk günlerinde yanındaydı ama Renesmee’nin yaşıtları üçüncü sınıftı. Bu yüzden ailelerinin hepsi aşırı heyecanlı değillerdi. Renesmee bizden çok farklıydı. Çok sıcakkanlıydı yani insanlara karşı. Kendine hemen iki arkadaş bulmuştu bile. Onlarla sohbete başladı daha sonra yanımıza gelip bize sarıldı.
‘Her şey için teşekkür ederim anne, baba. Artık gidebilirsiniz. Nasıl olsa Jacop buralarda olacak gözünüz arkada kalmasın’ dedi. ‘Peki güzelim sana iyi şanslar. Dediklerimi sakın unutma.’ ‘Tamam anne’ dedi.
Edward eğilip Renesmee’yi eğilip öptü.’ İyi şanslar güzel kızım.’ Bana döndü
‘Hadi gidelim Aşkım.’
Arabaya bindik Jacop bizimle gelmedi çünkü Jacop sırf Renesmee için burada okulun hemen yanında bir iş buldu.
İş saatleri ne tesadüftür ki Renesmee’nin okula giriş ve çıkış saatleri arasındaydı. Jacop çok şanslıydı galiba.
Edward ile birlikte Seattle gittik. Birlikte alışveriş yaptık. Artık sonsuz bir hayatım, kusursuz bir güzelliğim ve dengem olduğu için istediğim kıyafeti giyebilirdim. Bu benimde hoşuma giderdi.
Edward bana şaşkın bir ifadeyle baktı.’Onları sen mi giyeceksin? ‘ dedi. Bu şaşkın ifadesi beni güldürmüştü.
‘Evet. Neden öyle dedin ki? ‘ Aslında neden söylediğini gayet iyi biliyordum. ‘Seni böyle görmeye alışık değilim sadece. Ama bu tarz sana çok yakışmış. Bence hep böyle giyinmelisin.’dedi ve belime sarıldı.
‘ Edward napıyorsun? İnsanlar bize bakıyor.’
‘Olsun boş ver. Hem insanın yani bir vampirin karısına sarıp öpmesi kötü bir şey mi?
‘Yaramaz bir çocuk gibisin Edward şimdi biraz büyü ve yürü bakalım kasaya ‘ bana gülümsedi ve elimden tutup kasaya gittik.
Kız Edward’a hayran hayran bakıyordu. Erkek olan ise bana. Edward bir an kızdı ve elimi sıktı. Onu sakinleştirmek için beline sarılınca yüzü yine gülmeye başladı. Arabaya doğru yürümeye başladık.
‘İçeride neden sinirlendin.’
‘Demek fark ettin.’
‘Evet. Eğer bir insan olsaydım kesin elimi kırardın.’
‘ Aslında kızgınlık değil. Mağazadaki erkek sana hayran hayran bakıyordu.’
‘ Demek bu yüzden kızdın. Kızda sana öyle bakıyordu. Ben hiç kızdım mı ?’
‘ Hayır bunun için kızmadım. Bir an seni karısı olarak düşündüğü için sinirlendim. Bu arada kız bana değil sana bakıyordu. Çünkü senin yerinde olmayı çok istiyordu.’
‘Hım…öyle mi? ‘
‘ Evet öyle ‘ dedi. Eğildi ve beni öptü. Tam o sırada hiç olmayacak biri bize sesleniyordu. Bu Mike Niewton’du.
‘Hey Bella ne haber? Selam Edward ‘ Hala Edward’dan nefret ediyordu. Edward’ın eşi olmamı kendine yediremiyordu. Buda Edward’ı hem güldürüyor hem de sinirlendiriyordu.
‘Selam Mike. Nasılsın?’ dedim.
‘Asıl siz nasılsınız? Nasıl gidiyor şu evlilik işi?’dedi. Edward’a kızgın bir şekilde baktı.
Edward lafa atladı ‘Her şey mükemmel Bella gerçekten iyi bir eş ve ev hanımı. O benim hayatımın mucizesi’ bu sözler Mike’i deliye döndürdü. Belli etmemeye çalışsada bunu çok iyi anlamıştım
‘Evet Edward’da benim için öyle’ dedim ve Edward bunu duyunca beni öptü. Bunu Mike sinir etmek için yaptığını biliyordum ama ona kızıp buna karşı gelemiyordum. Bende öpücüğüne karşılık verdim.
Mike iyice sinirlendi.’Tamam öyleyse. Sonra görüşürüz. Size mutluluklar.’ dedi ve gitti.
‘Edward neydi bu sevgi gösterisi?’dedim.
‘Ben gösteri falan yapmadım. Bunlar gerçeklerdi aşkım.’ dedi aynı zafer kazanmış bir çocuk gibi gülümsedi
‘Bunu bende biliyorum ama herkesin bilmesi gerekmez. Bizim bilmemiz yeterli değil mi? dedim.
‘Öyle ama bu çok hoşuma gidiyor. Başkalarının benim karım olduğun için beni kıskanmaları. Bu çok eğlenceleri dedi.
‘ Peki öyleyse yaramaz çocuk doğru eve’ dedim ve gülümsedim.
Tam bir bebek gibi davranıyordu bana karşı. Aynı yaramaz bir çocuk gibi. Aslında ne kadar kıssamda bu çok hoşuma gidiyordu. Beni kıskanması, benle uğraşması. Onu her şeye rağmen çok seviyordum. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:10 pm | |
| 4. Süpriz Alışveriş ‘ Anne! ‘ arkamı döndüm seslenen Renesmee’ydi.
‘Efendim güzel kızım’ üzerinde mavi bir kot ve pembe bir gömlek giymişti. Saçlarını güzelce taramış ve küçük tokalarla tutturmuştu. Mutfağa yanıma geldi. ‘Anne yarın okul tatil ya…’ dedi. Galiba bir şey isteyecekti.
‘Evet’ dedim meraklı bir şekilde.
‘Akşama dedemde kalabilir miyim?’dedi.
‘Neden?’ aslında biliyordum ama yinede sormuştum.
‘Dedemle vakit geçirmeyi seviyorum. Onunla uyumak da çok eğlenceli.Hem bana ilginç masallarda anlatıyor. Lütfen anne ‘ dedi, yalvarıyordu.
‘Önce babana soralım tatlım’ dedim ve Edward’a seslendim.
‘Aşkım buraya gelir misin?’ dedim ve iki saniye sonra yanımdaydı.
‘Ne oldun aşkım?’ hemen belime sarıldı.
‘Renesmee bu akşam dedesinde kalmak istiyormuş. Sence izin verelim mi?’ dedim.
‘Tabi neden olmasın. Gidebilirsin güzel kızım. Yalnız bir şartım var. Çok geç yatmayacaksın. Tamam mı?’dedi Edward aynı benim gibi konuşuyordu. Ona baktım ve gülümsedim.
‘ Benim konuşmalarımı çalıyorsun. Bu haksızlık ‘ dedim.
Gülümsedi. ‘Tamam aşkım merak etme onun tek annesi sensin. Ben zaten olamam.’ Şimdi ise hepimiz gülüyorduk.
‘Tamam öyleyse. Kuralları unutmuyorsun tamam mı?’ dedim.
‘Tamam anne. Aşırı güç ve hız yok. Sinirlenip bir şeyleri parçalamakta yok, geç yatmakta yok. Çok teşekkür ederim.’ İkimizinde boynuna atlayıp bizi öptü. Çok mutlu olduğu belliydi.
‘Hadi bakalım kahvaltıya yoksa geç kalacaksın’ dedim ve onun için hazırladığım kahvaltı tabağını önüne koydum. Büyük bir iştahla yemeğe başladı. Artık insan yemeklerine alışmıştı.
‘Aşkım Renesmee’yi okula bıraktıktan sonra Ememet ve Jasper’le biraz işimiz var’ dedi Edward.
‘Tamam aşkım çok geç kalma dedim. ‘Renesmee’yi okuldan alıp ‘Charlie’ye bırakırım. Sonrada gelirim’ eğildi ve yanağıma küçük bir buse kondurdu.
‘Tamam’ dedim ve gülümsedim.
‘Sen ne yapacaksın aşkım’ dedi.
‘Alice ile alışveriş yaparım herhalde. Ne zamandır gidelim diyordu. Hem yarın Renesmee, Rosalie, Emmet, Alice, Jasper sinemaya gideceklermiş. Yarın için onlara da bilet alırız’ dedim.
‘Tamam o zaman size iyi eğlenceler aşkım’ dedi Renesmee’ye döndü ‘Hadi kızım kahvaltını bitirdiysen arabaya’ dedi Renesmee masadan kalktı ‘Görüşürüz annecim’ dedi ve bana öpücük gönderdi.
‘Görüşürüz meleğim kendine dikkat et. Seni seviyorum.’dedim
‘Bende seni anneciğim’ dedi ve evden çıktı.
‘Akşama görüşürüz aşkım. Seni seviyorum.’ Belime sarıldı ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu.
‘Bende seni aşkım. Hadi git yoksa Rensmee geç kalacak.’ Dedim ve gülümsedim.
Sanki benden bir şey saklıyor gibiydi. Acaba Emmet ve Jasper ile ne yapacaklardı. Ama şimdi benim daha önemli bir işim vardı… ‘Tamam ‘ dedi ve evden çıktı
Hemen cep telefonundan Alice ‘si aradım. Telefonu açtı. ‘Kaçta gidiyoruz alışverişe Bella?’ dedi ve gülümsedi. Alice’in bunu gördüğünü bildiğim için hiç şaşırmadım.’Bir saat sonra canım’ dedim ve telefonu kapattım.
Biraz vakit geçirmek için evi toparladım, bulaşıkları yıkadım. Sonra da gidip yeni aldığım bir kıyafeti giydim
ve yola çıktım. Koşarak Esme’lere gittim. Alice kapıda beni bekliyordu.
‘Sakın Edward’ın yanında süprizim hakkında bir şey düşünme eğer öğrenirse seni öldürürüm’ dedim. Çünkü neden alışverişe çıktığımı ve bu akşam ne yapmayı planladığımı biliyordu.
‘Tamam sustum. Hadi gidelim. Bu arada kıyafetlerin çok güzel. Modayla ilgilenmeye başladığını duydum. Senle eskisinden daha iyi anlaşıcaz ‘ dedi ve gülümsedi.
Bir saat sonra Seattle vardık. Çünkü Alice ile akşamki sürpriz hakkında konuşuyorduk. Bu yönden de Alice arabayı yavaş kullandı. Aslında insanlar için hala hızlıydı.
Seattle vardık. Büyük bir mağazanın önünde durduk ve içeri girdik. Kıyafetlere bakıyorduk. Aslında hepsi güzeldi. Benim ve Alice’n ve Renesmee için bir sürü kıyafet aldık.
Vitrinleri dolaşırken gözüm bir kıyafete takıldı. Alice bana döndü ‘Bu kıyafetin içinde çok güzel görüneceksin. Kesinlikle Edward sana bir kez daha aşık olacak’ dedi. Geleceği gördüğünden emindim.
İçeri girdik ve kıyafeti satın aldık. Çok ilginç ki kıyafetten sadece bir tane varmış. Çünkü bu kıyafetler
çok pahalıymış. Buna sevinmiştim. Alışverişi bitirdiğimizde Rosalie ‘nin kırmızı spor arabasının arka koltuğu ve bagajı tamamen kıyafetlerle doluydu. Ayakkabılar, takılar, makyaj malzemelerini ve Renesmee için yemek malzemelerini de unutmamak lazım.
Alice bu durumdan çok memnundu. Değişmem onu çok mutlu etmişti. Bende ilk defa çok zevk almıştım alışverişten. Eve döndüğümüzde saat daha altıydı. Edward bir buçuk saat sonra burada olurdu. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:10 pm | |
| #ÖZEL BÖLÜM#
5. YANLIZLIK
( Rosalie )
Emmet bana seslendi ‘ Meleğim nerdesin?’ dedi.
‘Odamızdayım hayatım’ dedim ve bir an yanımda belirdi. Arkamdan sessizce yaklaştı ve belime sarıldı.
‘Seni çok seviyorum meleğim’ dedi. Beni boynumdan öptü.
‘Bende seni seviyorum koca bebeğim’ dedim. Sanki benden bir şey isteyecekmiş gibi kekelemeye başladı. Yoksa yine yaramazlık mı yapmıştı. Gülümsedim.
‘Konuş Emmet yine ne yaptın? ‘dedim. Şimdi karşımdaydı.
‘Şey tatlım bir şey yapmadım. Sadece ……’ dedi. İyice meraklandım.
‘Sadece ne?’ dedim.
‘Bugün Edward ve Jazz’la takılmak istiyorum izin verirsen ‘dedi. Bir an kızdım. Yoksa koca bebeğim evlilik yıl dönümümüzü unutmuşmuydu. Kızgın bir şekilde cevap verdim.
‘Git tabi git. Neden gitmeyeceksin ki. Hem benden neden izin alıyorsun. Git sen takıl’ dedim.
‘Kızmadın değil mi meleğim?’ dedi. Sırf beni gıcık etmek için mi yapıyordu.
‘Git dedim Emmet ‘ sesim çok yüksek çıkmıştı.
‘Tamam tatlım sakin ol’ dedi ve aşağıya indi. Bende peşinden gittim. Belki Alice ile alışverişe çıkardım. Böylece sinirim geçerdi. Hala inanamıyordum. Nasıl unutabilirdi bu günü.
Emmet aşağıya indi. Jazz hala araba yarışı oynuyordu.
‘Hala oyun mu oynuyorsun sen? Kalk da hazırlan birazdan Edward gelir’ dedi. ‘Nereye gidiyorsunuz’ diye sordum.
‘Şey….tatlım biz bowling oynamaya Seattle gideceğiz. Edward’a söz verdim de’ dedi. Hala kekeliyordu. Jasper Ememet’e döndü ve güldü ‘Hayırdır kardeşim. Seni hiç kekelerken görmedim. Yoksa Rosalıe’den mi korkuyorsun?’ dedi.
Emm buna çok kızdı. Elindeki bezbol topunu gösterdi ‘Kes sesini Jazz yoksa bunu kafana yersin’ dedi.
Jazz hemen karşılık verdi ‘Tamam kılıbık kardeşim’ dedi ve Emmet daha da öfkelendi. Elindeki topu fırlattı ve evin camı kırıldı. Jaz hemen Alice’in yanına gitti. Emmet’ta benim yanıma merdiven başına geldi.
‘Emmet aynı koca bir bebek gibisin’ dedim. Ona kızdım ‘Şimdi Esme’ye ne diyeceğiz’ dedim. Esme sesi duyar duymaz yanımıza geldi.
‘Emmet yine mi? bu kaçıncı cam. Oğlum senin kesinlikle sinir terapisi görmen gerekiyor’ dedi. Esme çok kızgındı.
‘Ama anne ben bir şey____’ dedi ama Esme onu susturdu.
‘Aması falan yok Emmet kimin başlattığı umrumda değil. Hemen burayı temizliyorsun’ dedi ve bana döndü.
‘Tatlım şu kocana sahip çık. Sağlam eşya kalmadı evde. Yeter artık. İnsan olsaydım kesin kafayı yerdim herhalde’ dedi ve söylene söylenerek içeri girdi.
Ne kadar bizim öz annemiz olmasa da öyle davranıyordu. Bizde onu böyle kabul etmiştik. O tam bir anne adayı idi. Bizi canından çok seviyordu. Tipik bir anne gibi bizi azarladı. Onu gerçekten çok seviyordum. Gerçek bir aile gibiydik.
Emm Jaaz’e bağırıyordu ‘ Hepsi senin yüzünden aptal’ dedi. Ona saldırmamak için kendini zor tutuyordu.
‘Kılıbık olman benim suçum değil tamam mı?’ dedi ve güldü. Alice bir peri gibi süzülerek içeri girdi.
‘Jasper, Em’le uğraşmayı hemen kes yoksa sonu hiç iyi olmaz’ dedi. İşte kadının gücüydü. Jazz hemen yanına gitti Em’ de benim yanıma.
‘Ne oldu Jazz yoksa korktun mu?’ dedi ve kahkahalarla gülüyordu. Zafer onun olmuştu.
‘Kes sesini Em’ dedi. Edward içeri girmişti.
‘Burada ne oldu yine’ dedi Edward. ‘Yine ne yaptın Em?’ dedi. Alice olanları düşünceleriyle anlattı. Edward güldü.
‘Hadi hazırlanın da çıkalım artık’ dedi Edward. Ben hemen karşı çıktım.
‘Sen koca bebek. Burayı temizlemeden hiçbir yere gidemezsin ‘ dedim. Bana üzgün bir şekilde baktı.
‘Hadi meleğim ama geç kaldık’ dedi. Ona ne kadar kızgın olsam da onun bakışlarına dayanamadım.
‘Peki tamam. Hadi git’ dedim. Hemen yanıma geldi.
‘Biliyordum. Seni seviyorum meleğim hem de her şeyden çok’ dedi ve beni tutkulu bir şekilde öptü. Çevremizdeki kimseyi aldırmıyorduk. Ona ne kadar kızgın olsam da ona kıyamıyordum. Edward öksürmeye başladı. Rahatsız olduğu kesindi.
‘Bu anı bölmek istemem ama geç kaldık. Artık gidebilir miyiz’ dedi.
‘Hadi tatlım git sen. Geç kalma2 dedim. Bana döndü ve dudağıma küçük ama ateşli bir öpücük kondurdu.
‘Seni seviyorum meleğim’ dedi ve gittiler.
Alice telefonla konuşuyordu. Yüzünde çok tatlı bir gülümseme yayıldı. Gerçekten mutlu bir haber almış olmalıydı. Merak ettim ve yanına gittim.
‘Bu kadar güzel olan ne?’ dedim.
‘Bells’n sürekli geçiştirdiği alışveriş’ dedi. Her şeyi anlamıştım. Biz alışverişe çıkarken her zaman Bells’ide çağırırdık ama o hiç birine gelmezdi. Bu kızın tarzı beni sinir ediyordu. Ama ne olduysa bu gün kendisi alışverişe çıkmak istiyordu. Anlaşılan Alice ve Bells birlikte gideceklerdi.
‘Buna sevindim. Size iyi eğlenceler’ dedim ve garaja doğru yürüdüm. Önce Em şimdide Alice beni satmıştı. Çok kızgındım.
Esme garajın kapısında beni bekliyordu ‘Tatlım işin yoksa birlikte dekorasyon yapalım mı?’ dedi. Bu çok güzel bir fikirdi. En sonunda kendimi meşgul edecek bir şey bulmuştum.
Tamam anlamında başımı salladım.
=BÖLÜM SONU = | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:12 pm | |
| 6. Sürpriz
(Emmet)
Meleğimin böyle kızması çok hoşuma gidiyordu. Evlilik yıl dönümümüzü unuttuğumu sanıyordu. Edward düşüncelerimi duymuş olacak ki gülümsedi. Jazz bize baktı. ‘Siz aranızda gülüşmeyi kesinde bana da anlatın’ dedi. Bize biraz bozuldu. ‘ Meraklı şey seni ne olacak. Öğrenmesen çatlarsın değil mi?’ dedim. Onu kızdırmak benim en büyük hobimdi. Bir kahkaha patlattım.
‘Kes sesini Emmet ‘ dedi. Bana baya kızdı özellikle de kahkahama Edward hemen cevap verdi ‘ Rose, Emmet’ın bugünü unuttuğunu düşünüp deli oluyor’ dedi ve Jazz gülümsedi. ‘Jazz Alice ile konuştun değil mi? Rose zamanı gelene kadar hiçbir şey anlatmayacak.’ dedim ‘ Evet, kardeşim ‘ dedi. Edward konuşmaya başladı.
‘ Önce hediyeleri alalım. Daha sonra Jazz sen mekanı hazırla biz de sana kıyafet alalım. Geçen seneki gibi
günlük kıyafetlerini sana asla giydirmem. Sana takım elbise alacağız. ‘ dedi. Hemen itiraz etim.
‘Olmaz ufaklık hayatta onu giymem ‘ dedim. Ama boşuna konuştuğumu biliyordum. Edward bana ters ters baktı.
‘Peki tamam. Bunu meleğim için yapacağım.’ Dedim ve pes ettim
‘Tamam, o zaman. Kıyafetlerden sonra Alice, Rose’ yi getirir. Sen de beklersin. Bizde bu arada Jazz’n sürprizini hazırlarız’ dedi Edward
‘Bu mümkün değil kardeşim. Alice bunu kesin görür. ‘ dedim Kesinlikle saçmaladıklarının farkında değillerdi.
‘İşin en eğlenceli kısmı da bu ağabeyciğim. Hiçbir şey anlamayacak ‘ dedi. Hiçbir şey anlamadım.
‘Nasıl yani ?’ dedim
‘Son ana kadar hazırlık yapmayacağız. Rose onu meşgul ederken Jazz sürprizi hazırlayacak. Hem bugün Bells ile alışveriş de. Bunu düşüneceğini zannetmem ‘ dedi. Edward gerçekten şeytana bile papucunu ters giydirirdi. Koca bir kahkaha attım.
‘ Hadi bakalım Jazz. İnşallah bu sürprizi de eline yüzüne bulaştırmazsın ‘ dedim. Jazz bana kötü bir bakış attı.
‘Kavga istemiyorum beyler. Bugün çok işimzi var. Hadi bakalım geldik’ dedi ve arabadan inip ailemizin sürekli alışveriş ettiği kuyumcuya girdik.
‘Hepimiz birer hediye aldık. Edward hem Bells’e hem de Renesme’ye hediye aldı. Daha sonra ben ve Ed birlikte takım elbise aldık. Jazz de mekanla ilgilendi. Şimdilik işimiz bitmişti. Geri kalan tek şey Rosalie’ nin gece için hazırlanmasıydı. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:14 pm | |
| 7.HAZIRLIK (Bella) Önce eve uğrayıp Alice ‘n kendine ne Jasper’a aldığı şeyleri bıraktık. Alice kendi makyaj çantasını ve kuaför malzemelerini de yanına aldı ve bize gittik.
Ben kıyafeti denerken oda evi mumlarla süslüyordu. Ayrıca Edward’ın ve benim en çok sevdiğimiz çiçekleri de evin her köşesine asıyordu. Fakat beni odadan çıkartmıyordu. Bana sürpriz olmasını istiyordu. On beş dakika sonra işi bitti ve içeri girdi.
‘İçerisi tamamdır Bella’ bana hayran hayran bir şekilde baktı.’ Bella gerçekten çok güzel ve büyüleyici olmuşsun ‘ dedi ve bana gülümsedi.
‘Teşekkür ederim Alice her şey için bugün beni yalnız bırakmadığın için ‘ dedim ona.
Aslında oda bundan çok mutluydu. Bana baktı ‘Saçmalama teşekkür etmene gerek yok. Bu benim için bir zevkti. Şimdi işimize dönelim. Bu arada Edward’ında sana bir hediyesi var ama senin kadar büyüleyici değil’ dedi ve sustu.
‘Tamam o zaman hadi acele edelim’ dedim ve gülümsedim Alice tüm yeteneğini kullanıp beni süsledi. Aynaya baktığımda gerçekten muhteşem olmuştum. Alice ‘e çok kez teşekkür ettim. Oda işimiz bitince beni salona götürdü. Odayı gerçekten güzel süslemişti. Ona gülümsedim.
‘Çok sağ ol Alice’ dedim ve ona sarıldım.
‘Ne demek Bella her zaman. Ama daha işim bitmedi. Son olarak sizin odayı da süsledikten sonra işim bitecek.’ Dedi.
Bir dakika içerisinde işi bitmişti bile elinde fotoğraf makinesi ile geldi ve bana poz vermemi söyledi. Bu kadar yaptığı şeyden dolayı ona borçluydum. Fotoğraf makinesini tablasına yerleştirdi. ’Son on saniye Bella’ dedi ve hemen yanıma geldi. İkimizide çekildikten sonra bana gülümsedi.
‘Son 15 dk sonra burada olur. Düşüncelerimi okuyup her şeyi mahvetmesini istemem. Dilerim bu süprizini çok beğenir. Daha sonra görüşürüz’ dedi ve malzemelerini topladı.
‘Tamam görüşürüz. Her şey için sağ ol’ dedim ve el salladım.
‘Önemli değil canım bay’ dedi ve kapıdan dışarı çıktı.
8. Çiftlerin gecesi
(Rosalie)
Esme ile işimiz bittiğinde eve döndük. Alice beni bekliyordu.
‘Hayırdır Alice. Neden beni bekliyorsun ? Bir şey mi oldu ?’ dedim.
‘Bir şey olmadı canım. Bugün seni biraz ekmiş gibi oldum. Kusura bakma ‘ dedi ve bana sarıldı.
‘Önemli değil Alice. Takma kafana ‘ dedim ve koltuğa oturdum. Bir peri gibi nazikçe yanıma oturdu. Bir şey demeye çalışıyordu.
‘Ben düşündüm de bugünü telafi etmek için biraz gezebiliriz’ dedi
‘Tabi neden olmasın’ dedim ve odaya yöneldim.
‘Harika Rose ama bu çok özel bir gece olacak. Jazz ve Em’ de gideceğimiz yerde. İnsan içine çıkacağız’ dedi. Şimdi güzel olmam için çok sebep vardı. O hazırdı bile arabaya bindik.
‘Nereye gidiyoruz Alice?’ dedim. Çok merak etmeye başlamıştım.
‘Sürpriz canım’ dedi ve gülümsedi. Arabayı olabildiğince hızlı kullanıyordu. Şimdi Alaska sınırındaydık.
‘Alice ... ?’ dedim. Hemen karşılık verdi.
‘Biraz daha sabırlı ol Rose lütfen’ dedi. Ben de beklemeye başladım. Burası gözüme çok tanıdık geldi. Arabayı orman yoluna doğru sürdü.
Uzak da bir kulübe vardı. İçinde mumlar yanıyordu. Kulübenin yanında da iri, takım elbiseli biri vardı. Yoksa , yoksa bu Emmet mıydı?
‘Alice Bu Emmet mı?’ dedim. Arabayı durdurdu.
‘Evet canım. Sana bir sürpriz hazırladı. Benim görevim buraya kadardı. Size iyi eğlenceler. Nice mutlu birliktelikler kardeşim’ dedi ve bana sarıldı.
Arabadan indim. Burası bana ilk evlenme teklifi ettiği yerdi. Biraz değişmişti ama burayı iyi tanıyordum.
Yanına yaklaştım ‘Seni öldüreceğim koca bebek’ dedim ve ona sarıldım.
‘Hadi ama meleğim sana sürpriz yapmak istedim. Bana kızmadın değil mi?’ dedi. Evet beni iyi tanıyordu ona kıyamıyordum.
‘Süprizimi beğendin mi meleğim? Sana evlenme teklifi ettiğimde burada bir kulübe yoktu. Esme’den bu kulübeyi yapmasını istedim. O da beni kırmadı. Yıl dönümü hediyesi olarak bizim için yaptı. Dilerim beğenirsin Aşkım’ dedi.
Ev çok güzeldi. Tek odası birde salonu vardı. İçerisi çok güzeldi. Ev benim zevkime göre düzenlenmişti. Esme bu işi iyi biliyordu.
Evin içerisi kraliyet sarayı gibiydi. ‘Burayı cok beğendim beğendim bitanem. Dur bir dakika. Sen takım elbise mi giydin ?’ dedim. Şaşırmıştım.
‘Evet aşkım sırf senin için bu eziyete katlanıyorum.’ Dedi ve beni öptü. Bu küçük bir öpücüktü.
‘Tamam ozaman daha fazla işkence çekmene izin vermeyelim’ dedim ve ona gülümsedim. Bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı.
‘Seni seviyorum meleğim. Sen benim için cennetten inmiş kanatsın bir meleksin. Hayatımın anlamısın’ dedi. Şimdi boynumda bir ağırlık hissettim. Boynumda ki şey bir gerdanlıktı. Gösterişli ve bol taşlıydı. Emmet zevkimi gerçekten iyi biliyordu.
‘Teşekkür ederim koca bebeğim’ dedim ve onu öptüm. ‘ İyi ki seni o gün bulmuşum. Sen hayatta pişman olmadığım tek doğrumsun. Seni seviyorum’ dedim.
Dudakları dudaklarımı bulduğunda ikimiz her şeyi unutmuştuk. Sadece biz vardık. Geçmiş ve gelecek yoktu. Sadece biz vardık.
(ALİCE)
Rosalie’yi bıraktım ve eve doğru gidiyordum. Bir an aklımda görüntüler canlandı. Esme ile Carlisle avlanmaya gidiyorlardı. Belki Jazz ile bizde onlara katılırdık. Bugün herkes eşi ile vakit geçiriyordu. Belki de Esme ile Carlisle’sı yalnız bırakmak en iyisi idi. Biz de böylece yalnız kalabilirdik.
Eve geldiğimde ışıklar yanmıyordu. Demek ki Jazz onlarla birlikte gitmişti. Eve girdiğimde Jazz evdeydi çünkü kokusunu duymuştum. Her zaman ki gibi harika
kokuyordu. Evde ballı leylak ve birazda yasemen kokusu vardı. Bu benim en sevdiğim kokuydu.
Sinema odasına çıktığımda şok olmuştum. Odada mumlar vardı. Hepsi benim en sevdiğim mumlardandı. Yerde gül yaprakları vardı ve masanın üzerinde benim en sevdiğimim ama bir türlü orjinalini bulamadığım film duruyordu. Jazz kapıdan seslendi.
‘Hoş geldin Aşkıım. Umarım beğenirsin. Bunu gördüğümde dayanamayıp aldım ve sana sürpriz yapayım dedim’ dedi ve gülümsedi. Bana evlenme teklifi haricinde hiçbir zaman sürpriz yapamamıştı. Çünkü ben her seferinde görüyordum.
‘Bunu nasıl olurda göremem’ dedim kendi kendime.
‘Tatlım bugün o kadar meşguldün ki sanırım aklına gelmedi. Ama bu benim işime baya yaradı’ dedi. Bu onun ikinci zaferi idi.
‘Teşekkür ederim birtanem’ dedim ve onu öptüm.
‘Hadi filme bakalım’ dedi ve filmi takmak için dvd çaların yanına gitti. Gülümsedim. Galiba bu gece çiftlerin gecesi idi.
(Edward)
Alice eve geldiğine göre benimde eve gitme vaktim gelmişti. ‘Size iyi eğlenceler Jazz’ dedim ve evden çıktım. Arabaya bindim. Hemen eve gitmek istiyordum. Tüm gün ondan uzakta kalmıştım. Aşkımı Bella’mı çok özlemiştim. Eve gittim ve anahtarı çevirdim. Kapıyı açtığımda Bella’m karşımda duruyordu.
Resmen dilim tutulmuştu. Beni büyülemişti sanki. Karşımda bir melek duruyordu. Giydiği kıyafet o kadar güzeldi ki, ona o kadar yakışmıştı ki bir ana öleceğimi zannettim şimdi içimden tanrıya onu bana verdiği için daha da çok şükrediyordum… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:14 pm | |
| 9.ÖZEL GECE (Bella) Bende son kez her şeyi kontrol ettim. Cd çalara bizim şarkımız olan Debussy’i koydum. Şimdi her şey hazırdı. Eksik olan tek şey oydu.
Dakikalar sonra kapı bir anahtarla açıldı. Onu karşılamak için hemen kapıya doğru gittim. Beni görünce çok şaşırdı.
‘Hoş geldin aşkım’ dedim ve gülümsedim.
‘Bella…’ dedi. Şaşkın ve büyülenmiş gibiydi. Bu hoşuma gidiyordu onu büyüleyebilmek.
‘Evet’ dedim.
‘Sen…..’ duraksadı bana en çok yakışan kelimeleri arıyordu galiba. ‘Büyüleyici olmuşsun hayatım’ dedi ve gülümsedi.
‘Beğendiğine sevindim hayatım. Bu gece yalnız olduğumuz için seni biraz büyülemek istedim’ dedim.
‘Bence bunu gayet iyi başardın’ dedi. Şimdi yanımdaydı. Ellerini belime sardı ve beni kendine çekti. Nefesini yüzümde hissediyordum.
‘Çok güzelsin aşkım. Hayatımda verdiğim en doğru karar seni sevmekti. Sonsuza kadar seni seveceğim aşkım’ dedi. Daha fazla dayanamadı ve dudakları dudaklarımdaydı. Beni o kadar tutkulu öptü ki beni büyülemişti.
‘Etrafına baktı ‘Burası ne kadar güzel olmuş böyle. Alice ile günün nasıldı?’ dedi.
‘Çok güzeldi aşkım. Tarzımdaki değişikliği oda çok sevdi. Hayatımda alışveriş yaparken hiç bu kadar eğlenmemiştim. Burayı birlikte hazırladık. Beni de o süsledi böyle ‘ dedim ve gülümsedim.
‘Ne güzel Luci ‘ dedi. Şok olmuştum.
‘Ne…. Ne dedin sen?’ Kimdi bu bana neden böyle seslenmişti.
Tedirgin bir şekilde ‘Özür dilerim aşkım. Bir an eski insan anılarım geçti aklımdan. Bunun kim olduğunu bilmiyorum’ dedi. Çok üzüldüğü belliydi.
Bunun gecemizi bozmasına izin vermedim.’Peki aşkım affettim seni. Hiçbir şey bu geceyi bozmasın tamam mı? Hadi dans edelim’ dedim.
Çok mutlu olmuştu ‘Özür dilerim aşkım’ dedi. Sus anlamında onu öptüm. Şimdi tamamen onundum. O benim mucizem gibiydi. Onunla tanıştıktan sonra her şey değişmişti. Beni kendine iyice yaklaştırdı.
‘Aslında benimde sana bir sürprizim vardı’ dedi.
‘Biliyorum Alice söyledi’ gülümsedim.
‘On küçük periye sorarım ben’ dedi Edward
‘Kızma aşkım. Sürprizin ne olduğunu söylemedi. Şimdi söyle bakalım ne bu sürpriz? dedim merakla.
‘Aslında kızacağın bir şey ama tarzını değiştirdiğin için belki kızmasın diye düşündüm. Şimdi kapa gözlerini’ şimdi daha da çok merak etmiştim.
‘Peki’ dedim ve boynumdan öptü.
‘Şimdi aç gözlerini’ dedi ve sırıttı. Gözlerimi açtığımda boynumda bir kolye vardı. Bu kolyenin ucunda kanatları taşla döşenmiş bir melek vardı.
Kolye saf altından yapıldığı kokusundan belliydi. Melek ellerini göğsünde birleştirmiş ve zarafet içinde duruyordu. Üzerinde elmasla işlenmiş bir elbise vardı. Aslında bu ayrıntıları bir insanın anlaması imkansızdı ama benim böyle bir sorunum yoktu.
‘Çok teşekkür ederim hayatım. Bu çok güzel’ dedim ve onu öptüm. Bana gülümsedi ‘Bana kızmadın yani’ dedi. ‘ Hayır gerçekten de kızmadım aşkım’ işte buna çok sevinmişti.
‘Bu kolye eşsiz aşkım. Sadece iki tane var. Biri senin diğeri ise güzel kızımızın. Meleğin hemen arkasında isimlerimizin baş harfleri var’ dedi. Arkasına baktım. ‘B E R ’ yazıyordu isimler arasında kalplar vardı. Çok mutlu oldum.
‘Tamam o zaman bir sürprize daha hayır demesin herhalde’. Aynı bir yaramaz çocuk gibi.
‘Ah Edward şansını fazla zorluyorsun. Peki tamam kızmayacağım ama başka sürpriz yok tamam mı?’ dedim.
‘Tamam aşkım’ dedi. Elimi tuttu ve cebinden bir kutu çıkarttı. Elimi kaldırdı ve kutudaki yüzüğü parmağıma taktı. Yüzük gerçekten muhteşemdi. Çok sadeydi ama çok ta gösterişli. Tam benim zevkime uygundu. Tabi olmayan zevkime göre. Yüzüğün kenarlarında küçük beyaz taşlar vardı ve ortasında büyük bir taş.
Gülümsedim.’Beni böyle fazla şımartıyorsun. Sonunda bunlardan hep isteyeceğim’ dedim. Edward bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Haklıydı da. Ben ne zaman mücevherlere ya da giysilere bu kadar önem vermiştim ki.
‘Beğendiğine sevindim aşkım. Beni her geçen gün biraz daha şaşırtıyorsun. Ama kabul etmeliyim ki bu halini daha çok beğendim’ dedi.
‘ Sahi mi? Bakarsın her an değişebilirim ne dersin ‘ güldüm. Şimdi yeniden dudaklarındaydım. Beni o kadar hızlı odaya götürdü ki anlayamadım bile. Elbisemi çok
sevdiği için parçalamadı ve yavaşça açtı. Şimdi tamamen onundum. Yalnızca onun oda benim. Bir bütün gibiydik tek bir beden. Tek bir hayat ve tek bir nefes… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:16 pm | |
| 10. BEKLENMEYEN MİSAFİR
(Bella) Bu çok güzel bir duyguydu. Hiçbir zaman kendimizi kontrol edemiyorduk. Fakat ilgilenmemiz gereken bir kızımız vardı. Bu yüzden durdum. Oda bunu çok iyi biliyordu. Yatağa uzandı bende yanına yattım. Ona sarıldım. Aslında hep merak ettiğim bir şey vardı. Acaba Edward benden başka birini daha sevmiş miydi? Sormak için iyi bir fırsarttı.
‘Edward’ dedim ve ona bakmak için kalktım
‘Efendim aşkım’ dedi
‘Merak ettiğim bir şey var. Benden önce hayatında biri var mıydı? ’ dedim. Bu soru onu çok şaşırtmıştı.
‘’Neden bunu soruyorsun?’ dedi. Aslında dün gece yaptığı hata için sorduğumu düşünüyordu. Bundan oldukça emindim.
‘Sadece merak aşkım. Seni sorguya falan çekmiyorum’ dedim. Biraz rahatladı.
Biraz duraksadı.’Galiba hayır’ dedi. Bu cevaba çok şaşırdım.
‘Nasıl galiba?’ dedim anlamamıştım.
‘Üzerinden bir yüzyıl geçti aşkım. Ama senden başka kimseyi bu kadar çok sevmedim ben. Seni seviyorum’ dedi. ‘Peki. Hadi Renesme’nin yanına gidelim. Neredeyse akşam olacak. Bizimkiler sinemadan dönmek üzeredirler’ dedim ve kalktım. Alice ile aldığım kıyafetlerden birini alıp giydim. Alice ve Edward dışında ailemden kimse benim yeni tarzımı görmemişlerdi.
Askılı biraz uzun bir elbise giydim. Elbisenin rengi beyaz ve tozpembe renklerden oluşuyordu. Bu renkler gökkuşağı gibi kalın çizgiler oluşturuyordu. Üzerine uzun kollu beyaz bir bolero giydim.
Saçlarımı topladım ve hafif bir makyaj yaptım. Alice’n benim için beğendiği beyaz bağcıklı bir babet giydim.
Edward’ın benim için aldığı kolyeyi ve yüzüğü taktım. Alyansımı zaten parmağımdan hiç çıkartmazdım. Bu arada Edward duştan çıktı. Beni her gördüğünde şaşırıyordu. Acaba bu yeni halime ne zaman alışacaktı.
Elimi belime doladı. Islaktı ve bütün hazırlığımı mahvedecekti.
‘Uslu dur yaramaz çocuk. Git ve giyin yoksa geç kalacağız’ dedim
Gülümsedi.’Tamam aşkım kızma. Bu arada çok güzel olmuşsun’ dedi ve beni öptü. Ben gülmeye başladım. ‘Neye gülüyorsun sen?’ dedi.Elimle dudağını sildim.
‘Aşkım dudağın ruj oldu ona gülüyorum’ Oda benle gülmeye başladı. İçeri gidip giyindi.
Birlikte eve gittik. İçeri girdiğimizde Renesmee de dahi olmak üzere herkes büyülenmiş gibi bana bakıyordu. Alice bana gülümsüyordu. Çünkü tarzımın değiştiğini ve geleceğini görüyordu.
‘Herkese günaydın’ dedim. Herkes hala benden gözlerini ayıramıyordu. Edward belime sarıldı
‘Çok muhteşem görünüyor değil mi?’ dedi ve gülümsedi. İlk olarak Esme konuştu.
‘Tatlım gerçekten çok güzel olmuşsun’ dedi Esme hayranlıkla. Alice lafa atladı.
‘Artık hep böyle giyinecek’ dedi Alice . Emmet hemen karşılık verdi.
‘Alice bu kıza ne yaptın? Çabuk söyle. Yoksa onu zehirledin mi?’ dedi Alice hariç hepimiz güldük.
‘Hı çok komik sinir şey. Bu onun kararı ona hiçbir şey yapmadım’ dedi
‘Bella bu kararı vermen çok güzel olmuş gerçekten muhteşem görünüyorsun’ dedi Rosalie. Bunu o kadar içten söyledi ki içinde hiçbir kıskançlık yoktu. Halbu ki o beni hep kıskanmıştı. Ama Renesmee doğduğundan beri çok iyi arkadaş olmuştuk. Ona gülümsedim.
‘Çok teşekkür ederim Rosalie sende öylesin’ dedim.
‘Canım gerçekten çok güzelsin’ dedi Carlisle ve Esme’nin beline sarıldı.
Jasper’da Alice’n beline sarıldı.’Güzel olmuş aşkım değil mi? tabi sen bunu biliyordun ‘ dedi.
Alice gülümsedi.’ Evet bitanem.’dedi
Renesmee akşam dedesiyle yaptıklarını o gün de halaları ve amcalarıyla yaptığı şeyleri anlattı. Sonra biraz acıktığı için durdu.
‘Anne biraz avlanabilir miyiz?’ dedi.
‘Tabi neden olmasın tatlım. Edward sen ne dersin?’ dedim ve Edward’a baktım.
‘Olur aşkım. Hem ne zamandan beri Renesmee’yle yarışmıyorduk’ dedi.Renesmee’ye döndü‘Ne dersin kızım bu sefer beni geçebilecek misin?’dedi.
Renesmee biraz kızdı ‘ Sen görürsün baba. Hadi gidelim’ dedi. Ormana koşmaya başladılar. Bende arkalarından yavaşça gidiyordum. Benden baya uzaklaştılar. Birden bir koku aldım.
İnanamıyorum bu koku ’Kimsin sen çık dışarı’ diye bağırdım.
(Rosalie)
Bella’yı hiç böyle görmemiştim. Gerçekten Emmet’ın dediği gibi acaba Alice Bella’ya bir şey mi yapmıştı? Ama her şeye rağmen bu ona çok yakışmıştı.
Renesme acıktığı için Bells, Ed ve Renesme avlanmaya gittiler. Onlar gittikten sonra odaya çıktım. Emmet telefonda biriyle konuşuyordu. Beni fark etti.
‘ Şey ben seni daha sonra ararım canım’ dedi.Kime canım diyordu koca bebeğim
‘Hey meleğim sen mi geldin? ‘ dedi yine kekelemeye başlamıştı.
‘Evet bir sakıncası mı vardı? ‘ dedim sinirli bir şekilde.
‘Tabi yok da geldiğini duymadım’ dedi. Kesinlikle bir şeyler karıştırıyordu.
‘Telefonla konuşuyordun o yüzden duymamışsındır. Kimdi arayan? ‘ dedim.artık daha fazla dayanamadım.
‘Şey o mu? ‘ dedi. yine kekelemeye başladı artık emindim kesin beni kızdıracak bir şey yapmıştı.
‘ Emmet konuşmaya başla yoksa gerçekten sonu kötü bitecek ‘ dedim. Ellerimi göğsümde birleştirdim. Ayağımı yere vurmaya başladım. Kızgın olduğumda bunu hep yapardım. O da bunu anladı ve konuşmaya başladı.
‘Şey meleğim kızmak yok ama ‘ dedi. Kesin kızacaktım. Bunu o da gayet iyi biliyordu yoksa anlatmak da bu kadar zorlanmazdı.,
‘Konuş Emmet’ diye bağırdım.
‘Şey meleğim arayan Emily’di’ dedi. Konuşurken yüzüme bile bakmıyordu.
‘Nee! O kız hangi yüzle seni arıyor’ dedim. Artık öfkemi kontrol edemiyordum.
‘Ama meleğim düğünden beri görüşmüyorum. O benim arkadaşım’ dedi. Hala yüzüme bakmıyordu.
‘Ben anlamam Emmet onla görüşmeyeceksin. ‘dedim
‘Hadi ama Rose. En son onu düğünden kovdun. Bir özür bile dileyemedim ‘ dedi. Ne dediğini biliyor muydu Emmet?
‘Tabi kovarım. Düğün günü kocamı ayartmaya çalışmasaydı o da’ dedim ve devam ettim. ‘Bu konuşma burada bitmiştir Emmet gitmiyorsun’ dedim. Bana baktı ve gülmeye başladı.
‘Tamam meleğim beni kıskanıyorsun biliyorum ama ben seninim ve bunu kimse değiştiremez’ dedi ve beni öptü.
‘Evet ne var yani bunda. Kocamı kıskanamaz mıyım?’ dedim. Ona sırtımı döndüm. Beni kendine doğru çevirdi ve belime sarıldı.
‘Tabi ki kıskanırsın meleğim ama bana biraz güven lütfen’ dedi
‘Ben sana güveniyorum koca bebek ama o cadıya güvenmiyorum’ dedim. Kızgın bir şekilde konuşmaya devam ettim.
‘Yapma ama Rose ben çocuk değilim’ dedi.
‘Beni ilgilendirmez. Ya birlikte gideriz ya da hiçbir yere gidemezsin’ dedim. Şimdi zafer benimdi.
‘Ama meleğim……’ dedi.Sözünü kestim.
‘Aması falan yok Emmet. Eğer anlaşmayı kabul etmezsen Sam’i buraya davet ederim. Eminim buraya beni ziyarete seve seve gelirdi’ dedi. Emmet sinirden küplere bindi.
‘Bunu yapamazsın. Onu buraya çağıramazsın’ dedi ve bana kızgın kızgın baktı.
‘Bence bundan pek emin olma’ dedim. Artık zafer kesinlikle benimdi. Onu en zayıf noktasından vurmuştum. Beni Sam’den çok kıskanıyordu. Çünkü Sam beni hala seviyordu. Bu da Emmet’ı deli ediyordu. Ona gülümsedim. O ise sinirinden odada bir oraya bir buraya yürüyordu.
‘Hadi ama koca bebeğim kararını ver. Beklemekten çok sıkıldım. Daha Sam’i arayacağım’ dedim. Bana kızgın bir şekilde baktı.
‘Peki tamam birlikte gideriz ama bu Sam adını bir daha duymak istemiyorum’ dedi. Elimi uzattım.
‘Anlaştık o zaman koca bebek. Ne zaman gidiyoruz’ dedim. Bu sefer kızı kesin azarlayacaktım.
‘İki gün sonra burada olur’ dedi.Bana hala kızgındı.
‘ Hadi ama Emmet asma suratını adil bir antlaşma oldu’ dedim ve ona gülümsüyordum.
‘Ya ne demezsin. Bir de bana sinir bozucu derler. Sen ne oluyorsun acaba ‘ dedi. bana gülümsedi ve tekrar elleri belimi sardı.
‘ E hep sen mi yaramazlık yapacaksın’ gülümsedim.
‘Benim yaramaz karım’ dedi ve dudakları dudaklarımdaydı.
Alice aşağıda bağırıyordu. ‘ Carlisle bir şey görüyorum. Ormanda bir şey olacak. Edward ve Bells var ama gerisi karanlık’ dedi. Hemen aşağıya indik.
‘Ne oldu Alice’ dedim merakla.
‘Bilmiyorum karanlık ama hemen gitmeliyiz’ dedi. hiçbir şey anlamamıştık. Hepimizin tek bildiği bizimkilerin başının dertte olduğuydu.
(Bella) Bu koku bir vampire aitti. Acaba Voltiler miydi? Yoksa göçebe bir vampir mi? Ama ne olursa olsun ailem tehlikede olabilirdi.
Dışarı çıktı.17 yaşında genç bir kızdı. Sarı saçları düzgün bir fiziği vardı. Çok güzel bir kızdı.
‘Selam Bella’ dedi bana. Kimdi bu kız. Nereden tanıyordu beni.
‘Sende kimsin? Beni nereden tanıyorsun?’ dedim.
‘Kusura bakma kabalık ettim. Ben Luci. Aslına bakarsan ben seni değil Edward’ı tanıyorum’ dedi. Edward mı tanıyordu kim di bu kız. Edward’ı nereden tanıyordu.
‘Nereden tanıyorsun Edward’ı?’ dedim. İyice merak etmeye başladım.
‘Aaa çok ayıp. Edward’ı gördüğümde ona kesin kızacağım. İnsan yani bir vampir hiç yeni karısına eski nişanlısını bahsetmez mi?’ dedi. Şok olmuştum.
‘Ne dedin sen?’ dedim.
‘Evet doğru duydun Edward benim eski nişanlım. Onu hep aradım. Ama anlaşılan sen benden önce bulmuşsun’ dedi. Hala şaşkındım. Nasıl olabilirdi bu anlayamıyordum hala. Edward bana yalan mı söylemişti?
‘Bizden ne istiyorsun peki? Ne işin var burada?’ dedim
‘Sizden değil senden bir şey istiyorum. Edward’ı geri almaya geldim. Tabiî ki kızını da’ dedi. Bunu dediğinde artık öfkem dışarıdaydı. Öfkelendiğimde kendimi kontrol edemiyordum. Hele böyle bir durumda.Ona saldırdım. ‘Kızımdan ve bizden uzak dur. Yoksa seni öldürürüm. Duydun mu beni?’. Artık tamamen onu öldürmeye odaklandım.
‘Madem güzellikle vermeyeceksin bende zorla alırım’ dedi ve bana saldırdı. Kalkanım devreye girdi ve gücü etkisiz kaldı.
‘Demek kalkan ha. Sen şimdi görürsün.’ Bir an benim dikkatimi dağıttı ve bana saldırdı. Kalkanım şimdi kaybolmuştu. Vücudundaki bütün elektiriği üzerime boşalttı. Hiçbir zaman etkilenmemiştim ama bu kız farklıydı. Onu kollarından tuttum ve fırlattım. Ağaca çok sert çarptı. O kadar hızlı fırlattım ki benden yarım metre uzaktaydı. Yanına koşarak yanına gittim kendini toparlama fırsatı vermeden ona vurmaya başladım. Elimi tuttu ve bana vurdu. Ormanda kaç ağaç kırdık bilemiyorum. Bir an karşı karşıya kaldık. Saldırmak için birbirimize baktık.
‘Peki istediğin gibi olsun. Senle bir anlaşma yapalım’ dedi ve anlatmaya başladı.
| |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:20 pm | |
| 11. Ayrılık PART 1 (Edward) Renesme ile avlanıyorduk. Birden ormandan gürültüler gelmeye başladı. Bir şeyler oluyordu. Alice ve diğerlerini gördüm. Olamaz yoksa Bela’nın başı belada mıydı?
‘Alice neler oluyor? Ne görüyorsun?’ dedi Jasper. Düşüncelerine baktım. Ayrılık ve acı vardı. Kimdi bu acı çeken göremiyordu Alice.
Carlisle endişeliydi. ‘Neler oluyor Alice? ‘’ dedi
’Acı ve ayrılık var ama kim olduğunu göremiyorum’ dedi Alice. Hala gözleri donuktu.
Esme bana bakıyordu. ‘Bella nerede Edward?’
‘Bilmiyorum en son ormandaydı.’ Hala ormandan sesler geliyordu. Sanki ağaçlar yerinden sökülüyordu.
Carlisle, Esme’ye seslendi. ‘Peki öyleyse Rosalie ve Esme siz Renesme’yi alıp eve dönün tamam mı?’ dedi
‘Tamam tatlım kendinize dikkat edin ve Bela’yı bulun’ dedi. Renesme şaşkın bir şekilde etrafa bakıyordu.
Esme, Renesme’nin elinden tutup Rosalie birlikte eve doğru yola çıktılar. Biz de sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladık. Saniyeler içerisinde gelmiştik.
‘Buna inanmak imkânsızdı. Bella biriyle dövüşüyordu. Birden etrafımızda bir kalkan oluştu. Bella bize bağırıyordu.
‘Sakın yaklaşmayın’ dedi.Kız Bella’ya bakıyordu. ‘Neden Bella korkuyor musun yoksa? ‘ Bu kızda kimdi. Yüzü tanıdık geliyordu.
‘Jasper bir şeyler yap onları sakinleştir.’dedim
‘Edward bunu yapamıyorum. Bella buna izin vermiyor’ dedi.
‘Hadi ama Bella sıkılmaya başladım’ dedi kız. Bana döndü ve baktı. Düşüncelerini okudum yoksa bu kız…… bu kız…… LUCİ miydi?
Bu kız Luci miydi ama o ölmemiş miydi? Tam bir yüzyıl önce ölmüştü. Bu nasıl olurdu.
Luci bana baktı ‘Selam Edward’ dedi.Carlisle hariç herkes bana bakıyordu.
‘Sen onu tanıyor musun ? diye sordu Alice. Luci hemen lafa atladı.
‘Selam ben Luci. Edward yoksa onlara da mı anlatmadın? Ben onun eski nişsnlısıyım’ dedi.
Alice bana döndü ’Edward bu doğru mu’ dedi. Ama benim sesim çıkmıyordu.
Birden eski anılar canlandı gözlerimde. Hala kalkanda olduğum için Bella da bunları gördü ve acıyla inledi. O an kendime geldim.
Luci lafa atladı ‘ İnanmıyorsa Carlisle’ye sor. Onun hafızası daha kuvvetlidir hem nişanımızda o da vardı.’dedi ve herkes Carlisle’ye baktı.
‘Doğru mu söylüyor Carlisle’ dedi Alice hemen.
‘Evet’ dedi Carlisle. Düşüncelerini okuyordum. Bella için çok üzülüyordu.
Bella bağırdı ‘ Kes artık şunu. Peki tamam şimdi defol git buradan’ dedi. Neydi bu şimdi? Luci ona ne yapıyordu böyle.
‘Aferin Bella. Sana kızınla mutluklar ‘ dedi ve gitti. Ne demekti bu şimdi.Bu mutlulukta ben yok muydum? Olamaz acı ve ayrılık bize mi aitti.
Luci gidince kalkan kalktı. Hemen gidip Bella’ya sarıldım. Karşılık vermedi. Kolları yana düştmüştü. Şimdi bana bağırıyordu.
‘ Benden uzak dur Edward. Bana yalan söyledin. Dün bana o kızın ismiyle seslendin. Ne kadar da aptalım. Sakın bana dokunma gidiyorum buradan ‘ dedi ve Carlisle’ye döndü.
‘Renesme nerede?’ diye sordu.Carlisle cevap verdi.
‘Esme ve Rose ile eve gitti’ dedi. Eve doğru koşmaya başladı. Hiçbir şey anlayamadım. Gidiyordu hayatımın
anlamı beni bırakıp gidiyordu. Bunlar olamazdı. Beni bir kez bile dinlememişti. Ne kadar aptalım ben. Neden daha önce anlatmadım bunları. Şimdi o gidiyordu. Peki ya kızımız o da mı beni bırakıp gidecekti?.......
(Bella) Ona kızgındım ama üzgündümde. Bana sarıldı. Tepki vermedim. Ona bağırdım ‘Benden uzak dur Edward. Bana yalan söyledin. Dün bana o kızın ismiyle seslendin. Sakın bana dokunma gidiyorum buradan’ dedim. Bütün kozlarımı kullanmıştım. Buradan gitmek zorundaydık. Kızımla birlikte.
Carlisle’ye sordum ‘Renesmee nerede?’ dedim. Carlisle bana cevap verdi ‘Esme ve Rosalie ile eve gitti’ dedi. Bir an Edward’a baktım. Ne olduğunu hala anlayamadı. Bu daha kolaydı. Böylece gitmem daha kolaydı.
Eve doğru koşmaya başladım. Düşünüyordum. Alice dışında kimse yanıma gelmedi. Edward donmuştu. Carlisle Edwar’la konuşmaya çalışıyordu ama Edward susuyordu. Sadece susuyordu.
Alice konuştu ‘Bella bana gerçeği söylemelisin?’dedi.
‘Alice eğer gerçeği söylersem kimseye söylemeyeceksin. Jasper’a bile’ dedi.
‘Peki’ dedi ve beni dinlemeye başladı.
(Renesmee)
Korkuyorum. Annem nerede? Başı belada mı? Neden kimse bana bir şey anlatmıyor?
‘Rosalie hala annem nerede? korkuyorum’ dedim. O benim ikinci annem gibiydi. Bana asla yalan söylemezdi.
‘Bilmiyorum canım. Bende bilmiyorum’ dedi. Yüzümü astım. Elini yüzüme koydu ve yüzümü kaldırdı.
‘Asma suratını tatlım. Lütfen’ dedi. Benim yüzümden üzülmesini istemiyordum. Gülümsemeye çalıştım. Büyük annem bağırıyordu ‘Geliyorlar’ dedi.
Çok mutlu oldum. Annem dönüyordu. Kokusunu hissedebiliyordum. Yanında Alice halam vardı. Peki ya babam nerdeydi.
‘Renesme’ dedi. Beni arıyordu. Biraz endişeliydi.
‘Buradayım anne ‘ dedim. Ona sarıldım. Ona sıkıca sarıldım. Sanki bana her an bir şey olacakmış gibi davranıyordu. Her an beni koruyordu. O da bana sarıldı. Beni öptü. Saçlarımı okşadı.
‘Gidiyoruz güzel kızım. Buradan hemen gidiyoruz buradan hemen gidiyoruz ‘dedi. Şok oldum
Büyük annem soruyu sormak için benden önce davrandı ‘Ne oldu bella? Neden gidiyorsunuz? ‘ dedi.
‘Ben size sonra anlatırım’ dedi Alice halam
‘Anne ne oldu? Korkuyorum. Babam nerede? O bizimle gelmeyecek mi? dedim.
Artık kendimi kontrol edemedim ve ağlamaya başladım. Annem endişeliydi. Gözyaşlarımı sildi.
‘Ağlama tatlım korkulacak bir şey yok. Sadece biz gidiyoruz. Babanın burada kalması gerekiyor’ dedi. Kendi kendine mırıldanıyordu ama sesi duyulmuyordu.
‘Neden anne? O da gelsin yada hiç gitmeyelim’ dedim. Sesim isyankardı. Onu daha da üzüyordum. Ağlamayı durdurdum
‘Lütfen tatlım. Her şeyi daha da zorlaştırma gidiyoruz’ dedi.
‘Peki anne üzülme’ dedim ve onu öptüm. Bu duruma çok üzülüyordum. Ama üzülmesini de istemiyordum.
(Bella)
Birden ağlamaya başladı. Onun ağlamısına dayanamıyordum. Güçlü olmalıydım. ‘Ağlama tatlım korkulacak bir şey yok. Sadece biz gidiyoruz. Babanın burada kalması gerekiyor’ dedim. ‘Bende üzgünüm ama bunu yapamam. O bana yalan söyledi’ dedim kendi kendime.
‘Neden anne? O da gelsin ya da hiç gitmeyelim’ dedi. Bende bunu isterdim ama olamazdı. Sesi isyan eder gibi çıkmıştı. Onun için üzülüyordum. Kendim içinde. Burada çok güzel anılarım geçti. Benim için çok değerli anılar. Ama yapmak gitmek zorundaydık. Üzüldüğümü görünce ağlamaktan vazgeçti.
‘Lütfen tatlım her şeyi daha da zorlaştırma gidiyoruz’ dedim. Artık pes etmişti. Beni daha fazla üzmemek için kararıma karşı gelmedi. ‘Peki anne üzülme’ dedi ve beni öptü. By beni daha çok üzüyordu. Kızımın üzüldüğünü görmek.
Keşke her şey bu duruma gelmesiydi. Bu benim hatam değildi. Ama mutlu son bitmişti. Mutlu sondan başlayan mutsuz hayatım başlamıştı artık. Acı ve gözyaşı, özlem ve ayrılık vardı. Her şey sona ermişti…… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:22 pm | |
| 12. VEDA
‘Hepiniz benim için çok şey yaptınız. Beni hep ailenizden biri gördünüz. Hep yanımdaydınız. Her şey için çok teşekkür ederim size’ dedim. Bunu daha fazla uzatmak istemiyordum. Uzadıkça daha çok canım yanıyordu.
‘Bella tatlım’ dedi ve Esme bana sarıldı ‘Çok inatçı olduğunu biliyorum. Bunun için ısrar etmeyeceğim. Dilerim doğru şeyi yapıyorsundur’ dedi.
‘Seni seviyoruz Bella’ dedi ve Rosalie’de sarıldı. Alice ise sarılmadı. Çünkü nereye gidersem gideyim geleceğini biliyordum.
‘Renesmee sen burada kal. Bende eve gidip eşyalarımızı toparlıyayım. Sonrada buradan gideriz’ dedim ve eve doğru koşmaya başladım.
Eve geldiğimde eşyaları toparlamaya başladım. Ailemin bana ve Renesmee’ye aldığı hediyeler, kıyafetler, anısı olan her şeyi aldım.
Odanın bir kenarında dün giydiğim kıyafet vardı. Ona baktığımda dün ve bugün olanları hatırladım. İçimdeki acıyı hissettim. Bu yüzden onu yanıma almadım. İki bavul hazırladım. Son kez evime baktım. Arkamı döndüm ve oradaydı.
(Edward)
‘Bella üzgünüm böyle olsun istemedim. Sana söylemeliydim ama gerçekten unutmuştum. Özür dilerim lütfen beni bırakma’ dedim. Gitmemesi için daha ne kadar çok yalvaracaktım.
‘Üzgünüm Edward. Böyle olmasını ben istemedim. Gerçekten’ dedi ve beni öptü. Bende öpücüğüne karşılık verdim. O kadar tutkulu ve aşk doluydu ki. Beni seviyordu. Peki neden gidiyordu.
Dakikalar geçti kendini benden ayıramıyordu. Bende ondan. Gitmeseydi neden gidiyordu. Bir anda durdu ve bavullara yöneldi. Kolundan tuttum.
‘Gitme Bella özür dilerim. Affet beni’ dedim o kararlıydı ve gidecekti. Parmağındaki alyansı çıkartıp elime verdi.
‘Her şey bitti Edward’ dedi ve gitti. Şimdi yalnızdım. Tek başıma hayatımın anlamı gitmişti. Benim yaşamamı sağlayan tek nedenim gitmişti…..
(Bella)
Bir ara kendimi onun dudaklarında kaybettim. Dakikalar geçmişti. Ben ne yapıyordum böyle. Hemen durmalıydım. Zaten gitmek oldukça zordu. Durdum ve hemen odadan çıkmak için bavullara yöneldim.
Kolumdan tuttu ‘Gitme Bella özür dilerim. Affet beni’ dedi. Çok üzgündüm ama hiçbir şey yapamazdım. Bir hata yaptı ve bedelini ödemeliydi. Kendimi böyle kandırıyordum.
Artık gitmem gerekiyordu. Artık benim peşimi bırakmayacaktı bunun için elimdeki son kozu kullandım. Alyansımı parmağımdan çıkartım ve eline verdim.
‘Her şey bitti Edward’ dedim ve evden çıktım. Artık gitmeliydim. Birden yolumu Jacop kesti.
‘Bella bir yere gidemezsin’ dedi bana. O kim oluyordu da bana karışıyordu.
‘Jacop sen karışma çekil yolumdan’ dedim. Benim ne kadar inatçı olduğumu herkes iyi biliyordu. Bu yüzden ısrar etmedi.
‘Peki öyleyse bende sizinle geliyorum. Yoksa gitmenize asla izin vermem’ dedi. Ona karşı gelmedim. Renesmee zaten mutsuz olacaktı. En azından Jacop ona destek olabirdi.
‘Peki tamam. Tek bir şartım var. Gittiğimiz yeri Billy’e hatta Seth’e dahil söylemeyeceksin’ dedim. Bunu her şeye rağmen kabul etti ve Renesmee’yi alıp yola çıktık. İşte sondan başlayan mutsuz hayatım başlamıştı…
13. YENİ HAYAT
(Renesmee)
‘Uyan Renesmee’ dedi birisi. Gözlerimi araladım. Bu annemdi. Bir an her şeyin kabus olmasını diliyordum. Ama değildi. Ailemizi ve babamı terk edip gitmiştik. Şimdi onlarsız yeni bir hayata başlayacaktık.
‘Neredeyiz anne’ diye sordum. Yol boyunca uyumuş olmalıydım.
‘Hayatım burası Banff kasabası. Kanada’ dayız’ dedi. Biraz şaşırdım. Neresi olduğu önemli değildi aslında. Sonuç olarak evden oldukça uzaktaydık.
‘Hadi Renesmee eşyalarını al içeri girelim. Burası biraz soğuk tatlım. Hasta olmanı istemem’ dedi annem. Bu neydi
böyle? Ben ölümsüzüm. Hasta olmam ki. Yinede onu üzmemek için dediğini hemen yaptım.
Ev tam ormanın girişindeydi. Evin yanında tek bir ev vardı. Anlaşılan komşularımız olacaktı. İnsanları ne kadar çok sevsem de şimdi komşu istemiyordum. Hatta okula gitmek bile istemiyordum. Bu konuda annemi ikna edecektim.
Annem kapıyı açtı. Evin dıştan görünüşü aynı dedemin evine benziyordu. Büyük bir bahçesi vardı. Bahçede büyük bir ağaç ve kalın bir dalına asılmış salıncak.
Evin içi de oldukça güzeldi. Evin içinde yeni bir sürü eşya vardı. Alt katta mutfak ve salon bulunuyordu. Evin içinde yeni bir sürü eşya vardı. Bu yüzden hiç bir eşya almamıştık.
Aslında çok yorulmuştum. Yol boyunca uyumama rağmen uykumu tam alamamıştım. Odam çoktan hazırdı. Pembe ve lila yatak örtüsü, duvarlar, çalışma masası. Her şey benim zevkime göre düzenlenmişti. Bunu Jacop yaptığını biliyordum. Ona bir ara teşekkür etmeliydim. Beni her zaman mutlu etmeyi başarıyordu.
Annem mutfaktan bana ve Jacob’a bağırıyordu. ‘Evde yiyecek hiçbir şey yok markete gitmeniz gerekiyor. Hem biraz etrafı da dolaşırsınız’ dedi. Üzerimi değiştirdim. Jacop beni kapıda bekliyordu
‘Hadi güzelim hazırsan gidelim’ dedi. Bana öyle hitap etmesi hoşuma gidiyordu. Onu gerçekten seviyordum. Ama bu nasıl bir sevgiydi. İşte bunu bilmiyordum……
(Bella)
Herkesle vedalaştım. En son babamla vedalaştım ve yola çıktık. Jacop’ta bizimle geliyordu. Evi bile o ayarlamıştı. Yola çıktığımızda Renesmee uyumuştu. Arabayı ben kullanıyordum. Jacop benle konuşmayı denese de sonunda o da pes edip uyumuştu. Yol boyunca düşündüm. Olanları ve olacakları. Artık hayatımızda o hayatımızda o yoktu. Biz yalnızdık. Onsuz yeni bir hayat vardı.
Bu düşünceler beni o kadar meşgul ediyordu ki gideceğimiz yere gelmiştik bile. Yolun kenarında ki tabelada ‘Kanada Banff Kasabası’na Hoş Geldiniz’ yazısı bulunuyordu. Jacop uyandı ve bana evin tarif etti. Artık gelmiştik. Arabayı durdurdum ve Renesmee’yi uyandırmak için ona seslendim.
‘Uyan Renesmee’ dedim. Gözlerini araladı ve bana baktı. Galiba kim olduğumu anlamaya çalışıyordu ya da bunların gerçek olup olmadığını.
‘Neredeyiz anne’ dedi. Aslında bunu sorması normaldi. Çünkü yol boyunca hep uyumuştu. Yola çıktığımızda o da
herkes gibi nereye gittiğimizi bilmiyordu. Bir tek ben, Jacop ve Alice gerçeği biliyorduk.
‘Hayatım burası Banff kasabası Kanada’dayız’ dedim. Hala nerede olduğumuzu ve ne yaptığımızı anlamıyordu. Hala uykudan uyanmamış gibi bir hali vardı.
‘Hadi Renesmee eşyalarını alda içeriye girelim. Burası biraz soğuk tatlım. Hasta olmanı istemem’ dedim. Ne kadar ölümsüz olsa da sonuçta bir kısmı insandı.
Beni üzmemek için elinden geleni yapıyordu. Eşyalarını alıp hemen odasına çıktı. Yol boyunca ne Jacop ne de Renesmee bir şey yememişti. Söylemeseler de aç olduklarını biliyordum.
İkisine de seslendim ‘Evde yiyecek hiçbir şey yok. Markete gitmeniz gerekiyor. Hem biraz etrafı dolaşırsınız’ dedim. Galiba bu ikisine de iyi gelirdi. İkisi de evden ayrıldı.
Burası tam bize göreydi. Sessiz ve sakin. Fakat yandaki komşular olmasaydı daha rahat olabilirdik. Ama seçim şansım yoktu.
Birden kapı çaldı. Acaba Jacop ve Renesmee evde bir şey unutup geri mi gelmişti. Fakat onlar değildi. Gelen kimse biraz değişik kokuyordu. Peki bu gelen kimdi? Bir insan, vampir, kurt adam yada başka bir varlık?......... | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:23 pm | |
| 14. ARKADAŞ
Kapıyı açtım ‘Selam ben Yasemin yan komşunuz’ dedi. Çok tatlı bir kıza benziyordu. Sarı saçlıydı ve düzgün bir fiziği vardı. Teni bembeyaz ve gözleri bal rengiydi. Bu kız yoğun olarak insan kokuyordu ama çok az da olsa üzerinde vampir kokusu vardı.
‘Selam ben de Bella’ dedim. Bu kız çok garipti. Bana gülümsedi ‘Biliyorum. Beni içeri almayacak mısın?’ dedi. Hiçbir şey anlamamıştım.
‘Afedersin. İçeri geç’ dedim. Şimdi merakla ona bakıyordum. Beni anlamış olacak ki konuşmaya başladı.
‘Garip koktuğumun farkındayım. Bunun için kusura bakma. Bu sadece tedbir’ dedi. Bu kız gittikçe daha da garip oluyordu.
‘Bende senin gibi vampirim Bella. Uzun zamandır burada yaşıyorum ve buraya bir vampirin gelmesini bekliyordum’ dedi.
‘Peki beni nereden tanıyorsun’ dedim merakla. Aslında pek meraklı değilimdir ama bu kızda garip bir şeyler vardı.
‘Bu benim özel yeteneğim. İnsanların ve vampirlerin geçmişlerini görüp zamanda yolculuk yapabilirim’ dedi ve devam etti. ‘Geçmişini öğrenmem için gözlerine bakmam yeterli canım’ dedi. Biraz şaşkındım. Çok fazla vampirle tanışmadığım için bu tepkim oldukça normaldi.
‘Peki ne ile besleniyorsun’ dedim. Renesmee ve Jacop için endişeliydim.
‘Merak etme canım bende senin gibi besleniyorum. Kendimi kontrol etmeyi öğrendim. İnsanlar arasında yaşıyorum. Bu yüzden yoğun bir şekilde insan kokuyorum. Benim ne olduğumu anlamamanın sebebe de buydu’ dedi ve gülümsedi.
‘Kusura bakma biraz tedirgin oldum açıkçası’ dedim ve sözümü kesti. ‘Biliyorum canım kızın ve arkadaşın Jacop için endişelisin. Size bir şey yapmaya gelmedim. Bir asırdır yalnız yaşıyorum. Hiçbir zaman bir ailem ve arkadaşım olmadı. Sizinle sadece arkadaş olmak istiyorum’ dedi. İçim şimdi biraz rahatlamıştı. ‘Peki neden biz Yasemin’ dedim. Bana baktı ve gülümsedi. Bu kız çok tatlıydı. Çok güzel bir gülüşü vardı. Karşısındakinin içini ısıtıyordu.
‘Çok gezdim fakat çoğu ailenin beslenme şekli bana uygun değildi ya da geçmişleri. Ama sen ve ailen çok farklısınız. Bunu görebiliyorum. Aynı insanlar gibi sevgi bağınız çok kuvvetli. Gerçek bir aile gibisiniz’ dedi ve kapı çalmaya başladı. Galiba Jacop ve Renesmee gelmişti.
‘Geliyorum’ dedim ve kapıyı açtım. Renesmee ve Jacop biraz tedirgindi. Galiba onlarda benim düşüncelerimi paylaşıyorlardı.
‘Sakin olun çocuklar. O da bir vampir’ dedim. Jacop’un hemen yüzünü asıldı. Vampirleri pek sevmiyordu. Aslında Cullen’lar ve bende vampirdik ama bize oldukça alışmıştı ki bizi yadırgamıyordu. Ama bu kız_____ bu kız çok farklıydı…..
15. GERİDE KALANLAR
(Edward)
Hayatımın anlamı gitmişti. Beni terk etmişti. Kızımızı da alıp gitmişti. Nasıl yapabilirdi bunu? En azından dinlemeliydi beni. Anlamıyorum. Tüm ayrıntıları düşünüyordum. Neydi? Beni terk etmesinin sebebi neydi?
Biri bana seslendi. İrkildim. Bu Rose’du ‘Edward iyi misin?’ dedi. Benim için endişeliydi.
‘İyiyim prensesim merak etme’ dedim ve gülümsedim. Ama bana inanmadığını düşüncelerinden okuyabiliyordum. Galiba benle konuşmaya gelmişti.
‘Edward anlatabilirsin. Böylece rahatlarsın kardeşim. Lütfen benim için bir kez dene’ dedi. Bunun için gerçekten üzülüyordu. Onu üzmek istemiyordum. İlk defa dediğini yaptım ve anlatmaya başladım.
‘Anlamıyorum Rose. Nasıl beni dinlemeden çekip gider? Bana hiç mi değer vermedi. Gideli beş ay oluyor. Hiç arayıp sormuyor. Gerçekten her şey bitti mi? bilmiyorum Rose kafam çok karışık. Tek bildiğim onu ve kızımı çok özlediğim’ dedim.
‘Edward bak Bella’yı anlamaya çalışıyordum. Aynı durumda olsaydım benim tepkimde böyle olurdu. Edward farklı bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum ama bu normal değil. Verdiği bu aşırı tepki. Bunun peşini bırakma Edward’ dedi. O da benim gibi düşünüyordu. İşin garip yanı ise Bella gittiğinden beri Alice benle hiç konuşmadı. Bu düşüncelerle boğuşup duruyordum. Avlanmak istemiyordum. Gerekirse ölmek istiyordum. Bu acı beni öldürmekten beter ediyordu. Günler geçtikçe daha da çok yakışıyordu. Bir yanlışlığın bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.
Rose yanıma geldi ‘Edward avlanman gerek bak hepimiz üzgünüz ve acını anlamaya çalışıyoruz. Lütfen Edward kızın için hayatta kalmalısın’ dedi. Haklıydı kızım için yapmalıydım. Zaten babasız büyüyordu. Birde acı çektiğimi görürse daha da üzülürdü.
Tamam anlamında başımı salladım. Rose ve Emet bana eşlik ettiler. Avlanmaya başladılar. Birden nerede olduğumuzu hatırladım. Burası Luci’yi gördüğüm yerdi. Rose bunu anladı ve hemen yanıma geldi. Omzuma dokundu ve beni sakinleştirmeye çalıştı.
Rose etrafa bakınıyordu. Birden gözleri bir yere odaklandı.buda neydi böyle…………… Buna inanamıyorum.
(Bella)
Buraya geleli beş ay oldu. Koca bir beş ay. Renesmee buraya alışamadı. Ben onun için çok endişeleniyordum. Bunun için okula gitmeme isteğini kabul ettim. Jacaop, Renesmee’ye öğretmenlik yapıyordu. Ayrıca Yasemin vaktinin çoğunluğunu bizde geçiriyordu.
Jacop Renesmee’yle sürekli ilgileniyordu. Onunun içine kapanmasını, hayata küsmesini önlemek için elinden geleni yapıyordu. Aynı görevi Yasemin’de benim için yerine getiriyordu.
Geceleri Renesmee’yi babasının ona yazdığı ninnilerle uyutuyordum. Bu bana oldukça acı veriyordu. O uyuduktan hemen sonra kendimi dışarı atıyordum ve o uyanana kadar Yasemin beni yalnız bırakmıyordu.
Bana zorla dans etmesini öğretti. Olanları düşünmemek için birkaç dil de öğrendim. Hızlı öğreniyordum. Sürekli hep birlikteydik.
İnsan içine pek çıkmıyorduk. Ormanda eğleniyorduk. Ya da eğleniyor gibi görünüyorduk. Sırf Renesmee mutlu olsun diye rol yapmak, yalan söylemek içimi acıtıyordu. Fakat kızım için güçlü olmalıydım.
Onu çok özlemiştim. Kokusunu, tenini, her şeyini özlemiştim. Ama yapamazdım. Yapmamalıydım. Bu özleme
karşı gelmeliydim. Artık o yoktu ve hayatımızda da olmayacaktı.
Düşüncelere dalmıştım ki Renesmee uyandı ‘Günaydın anne’ dedi ve bana sarıldı. Onsuz yeni bir gün daha olmuştu…………….. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:24 pm | |
|
16.Yetenek
(Edward)
Buda neydi böyle………buna inanamıyorum.Bu Bella’ya aldığım kolyeydi. Burada ne işi vardı.
Rosalie kolyeyi aldı. Birden bir şey oldu. Rose’nin düşünceleri değişmeye başladı. Vücudu sarsılmaya başladı. Olduğu yerde dona kaldı. Düşüncelerinde boşluk vardı. Anlamıyordum. Canımı yanıyordu? Neler oluyordu Rose?
‘Meleğim noldu iyi misin? Cevap ver Rose korkuyorum’ dedi Emmet ve bana döndü.
‘Edward neler oluyor. Ne yapıyor’ dedi. Çok endişeliydi. Onu anlayabiliyordum.
‘Bilmiyorum Emmet. Düşünceleri karanlık hiçbir şey yok’ dedim. Rosalie birden ayaklandı.
‘Biliyordum. Gerçeğin bu olmadığını biliyordum’ diyerek sevinç çığlıkları atıyordu. ‘Rose ne oldu? Neyi biliyordun? Cevap ver Rose?’ dedi Emmet. Rose bana döndü.
‘Edward hemen eve git ve Bella’nın alyansını bana getir. Çabuk’ dedi. Anlayamıyordum. Ne yapmaya çalışıyordu.
‘Rose ne oldu?’ dedim. Artık kızmaya başlamıştım.
‘Ed soru sorma. Hemen eve git ve dediğimi yap. Bende Alice bulmaya gidiyorum. Evde görüşürüz. Yürü Emmet’ dedi ve Emmet’in elinden tutup gittiler.
Kafam karışmıştı. Neler oluyordu. Alice ile ne alakası vardı? Artık hiçbir şey anlamıyordum. Eve doğru gitmeye başladım. Onlar gittikten sonra eve hiç gitmemiştim. Onlarsız o ev benim için bir zindan oluyordu.
Eve vardığımda kapı açıktı ve içeride biri vardı. Yoksa Bella geri mi dönmüştü?...................... (Rosalie) Buna inanamıyorum. Yoksa gördüklerim gerçek miydi? Bir an dona kalmıştım Bells’in kolyesine dokunur dokunmaz burada onları görmüştüm. Birden yer ve zaman değişti. Şimdi karşımda Bella ve o Luci denilen kız vardı.
Konuşmaya başladılar. Onları anlayamıyordum şaşkındım. Bells’e bağırmaya başladım. Ama beni duymuyorlardı. Luci ona Edward’ın eski nişanlısı olduğunu söylüyordu. Bells’den Edward ve Renesmee’yi istiyordu. Bu kız kesin kafayı yemiş olmalıydı.
Bella buna dayanamayıp kıza saldırdı. Kız ona karşılık verdi. Şimdi kavga ediyorlardı. Bells’in canı yanmaya başladı. Kızı tutup üzerime fırlattı. Kız içimde geçerek arkamdaki ağaca çarptı. Bells koşarak bana doğru geliyordu ve o da içimden geçti. Şimdi gerçeği anlıyordum.
Bella’nın kolyesine dokununca olayları görmek için ruhum geçmişe gitmişti ve ben sadece bir ruhtum. Bu yüzden beni hissetmiyorlardı. Onları izlemeye başladım.
Kavgaları bitmişti. Kızın yetenekleri ne kadar Bella’yı etkilese de Bella çok güçlüydü ve kız sonunda pes etti. Bir bahsediyorlardı.
Luci: Peki istediğin gibi olsun. Senle bir anlaşma yapalım.
Bella: Ne anlaşması bu?
Luci: Ben Edward’ı alacağım. Sende kızını alacaksın.
Bella: Ne saçmalıyorsun sen. Seni şimdi burada öldüreceğim.
Luci: Bunu yapamazsın. Evet çok güçlü olabilirsin ama beni öldüremezsin. Çünkü yeteneklerim sayesinde buradan kaçarım.
Bella: Umurumda değil. Kızımdan ve kocamdan uzak dur.
Luci: Eğer anlaşmayı kabul etmezsen kızına zarar veririm ve gerekirse onu öldürürüm. Sen çok güçlü olabilirsin ama ne kızın ne de ailen bu güçlerime karşı gelebilirler. Onları sonsuza kadar nasıl koruyabileceksin Bella?
Bella: Peki benden ne istiyorsun?
Luci: Kızını al ve buradan git. Edward ve aileni terk et.
Bella: Bunu asla yapamam.
Luci: Sen bilirsin canım. O zaman onların acı çekmelerini izleyeceksin.
Bu sırada Ed ve diğerleri geldi. Birazdaha konuştuktan sonra Bells anlaşmayı kabul etti ve bir anda ruhum bedenime döndü. Emmet bana bağırıyordu. Birden bağırmaya başladım.
‘Biliyordum. Gerçeğin bu olmadığını biliyordum’ diyerek sevinç çığlıkları atıyordum. Kimse bir şey anlamıyordu ama zaman yoktu. Bir an önce Alice ile konuşmam gerekiyordu.
Yeteneğimi göstermem için Bella’nın alyansına ihtiyacım vardı. Çünkü kavga sırasında Bella’nın kolyesi düşmüştü ama alyansı ondaydı. Eğer Alice gerçeği söylemezse alyans sayesinde Bells’in nerede olduğunu öğrenecektim.
Edward’ı eve gönderdim. Emmet benim için endişeleniyordu.
‘Meleğim ne oldu? Lütfen dur biraz’ dedi Emmet korkuyordu.
‘Endişelenecek bir şey yok Aşkım. Sadece artık özel bir yeteneğim var’ dedim. Eminim daha da kafası karışmıştı.
‘Hadi boş ver Alice’i bulunca olanların hepsini anlatacağım. Tabi geçmişi görüp kaçmadıysa’ dedim.
Evet dediğim olmuştu. Alice sabah Jazz ile birlikte gitmişti. Esme’ye birkaç gün tatile gideceklerini söylemişti ama ben Bells’in yanına gittiğini biliyordum. O da bu işin içindeydi ve bize hiçbir şey söylememişti. Ona gelince kesin kızacaktım……………….
17. ANLAMSIZ OLAY
(Edward)
Yoksa Bella geri mi dönmüştü. İçeri girdim. Bu Bella değildi. Ama karşımda onun eşyalarını giymiş biri duruyordu. Bu Luci’ydi.
‘Hoş geldin aşkım evimize’ dedi. Ne diyordu bu kız böyle?
‘Senin ne işin var burada? Hemen o üzerindekileri çıkar ve defol buradan’ dedim. Artık çok kızgındım. Aptal kız. Bella’mın yerini alamaya çalışıyordu.
‘Çok ayıp aşkım. Yakında senin karın olacağım. Sana böyle konuşmak hiç yakışıyor mu?’ dedi. Bu kız kesin delirmiş olmalıydı.
‘Kes sesini. Benim tek bir eşim var o da Bella’ dedim. Bana baktı ve bir kahkaha patlattı.
‘Senin o çok değer verdiğin eşin nerede peki? Neden seni terk etti. Beklide eski aşkı Jacap’a dönmüştür ha ne dersin’ dedi. Artık iyice sinirlendim ve ona saldırdım. Bana karşılık vermedi.
‘Dua et ki seni seviyorum yoksa bu yaptığının bedelini ağır öderdin aşkım’ dedi. Eğer bunu söylemeyi kesmezse onu öldürecektim. Bun da kararlıydım.
Birden bir şeyler yapmaya başladı. Sanki söyledikleri her şey doğruydu. Bella beni Jacob için terk etmişti. Beni sevmiyordu ve beni aldatmıştı. Hayır inanmıyordum. Beynimdeki fikirler çatışıyordu. Aklım karışıyordu. Ne oluyordu böyle? Bu kız bana ne yapıyordu?
‘Biraz düşün Edward. Neden böyle hiçbir şey demeden çekip gitti? Bu sana saçma gelmiyor mu? ‘dedi. Haklıydı ama Bella yapmazdı. Bunu bana yapmazdı
‘Kes sesini ‘ dedim ama susmak bilmiyordu. Düşünceler başımı ağrıtıyordu. Ellerimi şakaklarıma götürdüm. Baş ağrım geçmek bilmiyordu.
‘Peki Bella gittikten sonra neden Jacob da ortadan kayboldu? Alice neden senle konuşmuyor?’dedi. haklıydı
‘Hayır hayır Bella bana bunu yapmaz’ diye söyleniyordum. Ellerim hala şakaklarımdaydı. Ellerimi tuttu ve şakaklarımdan indirdi. Yüzüme baktı.
‘Bak ben seni hiç unutmadım ve burada yanındayım’ dedi. Yavaş yavaş bana yaklaştı. ‘Seni seviyorum ‘ dedi ve beni öpmek için yüzünü yüzüme yaklaştırdı……………
(Bella) Telefon çaldı ve bakmak için mutfağa yöneldim. Telefonu açtığımda hiç beklemediğim birinin sesini duymuştum. Bu Alice’ydi.
‘Selam Bella. Ben ve Jasper sizi görmeye geliyoruz. 15 dakika sonra oradayız canım’ dedi.
‘Tamam Alice’ dedim ve telefonu kapattım. Renesme koşarak yanıma geldi.
Son zamanlarda büyümesi oldukça hızlanmıştı artık nerdeyse genç kız olacaktı ama ruhu hala bir çocuktu.
Gerektiğinde o kadar olgun oluyordu ki ben bile şaşırıyordum. Özellikle bu ayrılık döneminde beni üzmemek için elinden geleni yapıyor ve beni anlamaya çalışıyordu.
Bana sadece bir kez neden evi terk ettiğimizi sordu ve üzüldüğümü, ona verecek cevabım olmadığını anlayınca bir daha asla sormadı.
‘ Arayan Alice halam mıydı? Ne dedi? Beni sordu mu?’dedi. gerçekten çok heyecanlanmıştı
‘Sakin ol Renesme soruları tek tek sormayı dene tatlım. Arada da nefes almayı unutma’ dedim ve gülümsedim.
Jacob yanımıza geldi. ‘ Ne oldu bayanlar’ dedi merakla. ‘Alice halam aradı Jacob’ dedi. Renesme sevinçten zıplayıp hopluyordu.
‘Sahi mi? Ne dedi Bells?’ dedi.
‘Jasper ile birlikte bizi ziyarete geliyorlarmış. 15 dakika sonra burada olurlar’ dedim. Renesme sevinç çığlıkları atıyordu.
‘Yaşasın Jazz amcam ve Alice halam geliyor’ dedi ve Jacob’ a sarıldı.
‘Tamam güzelim sakin ol. Hadi git de hazırlan. Onları böyle karşılamak istemezsin değil mi?’ dedi.
Jacob bütün gününü Renesmeye ayırıyordu. Gereğinde Alice’n yerini alarak Ranesme’yle alışverişe bile çıkıyordu. Renesme ailesiyle yaptığı her şeyi Jacobla yapıyordu. Git gide ona bağlanıyordu. Eğer bu ayrılık olmasaydı bu kadar yakın olabilirler miydi bilemiyorum. Yine de kızım onun yanında mutlu ve güvendeydi. Bu da beni mutlu ediyordu.
Şimdi Renesme’yle kıyafet seçmek için yukarı çıkmışlardı……… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:27 pm | |
| 18. Gerçekler (Edward)
‘Bak ben seni hiç unutmadım ve burada yanındayım’ dedi.
Yavaş yavaş yanıma yaklaştı ‘ Seni Seviyorum ‘ dedi ve beni öpmek için yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Bir an aklında düşünceler belirdi. ‘Aptal kız onu tehtid ettiğim için çekip gitti. Ne kadar da aptal ‘ diye düşündü. Tam beni öperken onu ittirdim. Bu o kadar ani bir hareketti ki o bile anlamadı. Karşıdaki aynaya çarptı ve ayna parçalandı.
‘ Bana yalan söyledin. Söylediklerinin hepsi yalandı. Senin yeteneğin benim üzerimde işe yaramaz. Aklındaki gerçekleri görebiliyorum. Daha fazla bunları saklayamazsın. Ne kadar da aptalım. Eğer hemen gitmezsen seni öldürürüm.’ Dedim ve beni öfkeli bakış attı.
‘ Görüşeceğiz Edward. Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Sen ve eşin çok acı çekeceksiniz. Bana geri dönmek için yalvaracaksın Edward ‘ dedi ve gitti.
Ne olduğunu artık biliyordum. Luci Bella’ya bir şeyler yaptı. Ona ne söylediyse gitmek zorunda kaldı ama Bella’ya ne söylemişti bunu bilmiyordum. Ama artık gerçekleri öğrenme zamanıydı.
Bir an aklıma Rose’nin dedikleri geldi. Alyansı alıp evden çıktım.
(Rosalie)
Alice ’ e çok kızacaktım. Bunu bize ve en önemlisi Ed’e nasıl yaptı. Edward gittikleri her gün acıdan kıvranırken hiç mi içi acımdı. Neden gerçekleri bizden sakladı. Hala Ed’i bekliyorduk. Nerede kalmıştı bu? Herkes ne söyleyeceğimi merak ediyor ve bekliyordu. Ed geldi ve alyansı bana uzattı.
‘Konuşmaya başlasan iyi edersin Rosalie’ dedi. Biraz kızgın gibiydi.
‘Peki’ dedim ve duraksadım bu yeni yeteneğimi nasıl anlatacağımı bilmiyordum.
‘Bakın bugün Emmet ve Ed birlikte avlanmaya çıktık. Bells’in kolyesini buldum ve ona dokundum. Buraya kadar her şey normaldi. Ed daha iyi bilir. Ben Bells’in gitme sebebinin Ed olmadığını hissediyordum’ dedim Edward’a bakarak ama Ed bilemediğim bir şeye oldukça sinirlenmişti.
‘Evet güzel kızım devam et’ dedi. Carlisle ve diğerleri iyice meraklanmışlardı.
‘Ve düşündüğüm de doğruydu. Kolyeye dokunduğumda ruhum bedenimden ayrılıp geçmişe gitti ‘ dedim. Herkes çok şaşgındı.
Emmet endişeli bir şekilde bana bakıyordu ‘Nasıl yani meleğim’ dedi.
‘Çok ilginç bir yetenek Rose’ dedi. Esme Carlisle’ye bakıyordu.
‘Ama bu zamana kadar bunu nasıl anlayamadık’ dedi. Carlisle Esme’nin elini tuttu.
‘Bazı güçler tetikleyicisi olmadan ortaya çıkmazlar hayatım’ dedi. Edward düşünceliydi anlamıyordum. Ne olmuştu da bu kadar dalgındı?
‘Demek ki bu yüzden düşüncelerin karanlık vardı’ dedi. Esme yanıma geldi.
‘Peki bunun Bella ile ne ilgisi var tatlım’ dedi.
‘Bakın gerçek şu ki Bells evi Ed’e kızdığı için terk etmedi. O Luci denen kız çok güçlü. Bunu gördüm. Bells’e bile zarar verdi’ dedim. Edward’ın canı yanıyordu. Bunu yüzünden anlayabilyordum. Emmet söze atladı.
‘Bu imkansız kimse Bells’in kalkanını geçemez’ dedi.
‘Öyle ama bu kızın diğer yetenekleri de var. Aslında bu yetenek sayılmaz. Sadece zamanlamasını iyi yapıp dikkat dağıtıyor. Bu da Bells’in kalkanını etkisiz kılıyor. Bunu gözlerimle gördüm. Ed konuşmaya başladı.
‘Peki antlaşma neydi Rosalie?’ dedi. Şaşkındım. ‘Bunu nereden biliyorsun sen?’ dedim.
‘Eve gittiğimde o kız oradaydı. Beni bekliyordu. Bir tehtidden bahsediyordu. Neydi anlaşma Rose?’ dedi. Şimdi daha kızgındı.
‘Bana elini ver’ dedim. Bana boş boş baktı. ‘Ed böyle bakmayı kes de elini ver’ dedim. Elini bana uzattı. Daha deminki olaya odaklandım ve gördüklerimi Ed’ e gösterdim. Ed sersemlemişti.
Bells ve Luci karşımızda anlaşmayı yapıyordu. Luci’ye saldırdı ama hiçbir işe yaramadı. Ruh olduğumuzu ve geçmişe müdahale edemediğimi anlattım. Tüm anlaşmayı dinledi ve ruhlarımız bedenlerimize geri döndü.
‘Buna inanamıyorum prenses. Bu çok farlı bir şeydi’ dedi ve birden kaşlarını çattı.
’O kızı fırsatım varken öldürmeliydim.Bunu yapmalıydım’ dedi. bir an durakladı ve ‘Renesme’ dedi. Anlamamıştım. Kimse anlamamıştı.
‘Renesme tehlikede. Hemen gitmeliyiz. Rose, Bells’in nereye gittiğini öğrenebilir misin?’ dedi. Endişeliydi. Ed’i uzun zamandır böyle görmemiştim.
‘Şimdi alyansa dokundum. Bells ve Alice’n konuşmalarını dinledim. Ruhum bedenime geri döndüğünde Ed’e baktım.
‘Banff kasabası Ed. Kanada’ya gitmişler’ dedim.
| |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:27 pm | |
| 19. Tehlike
(Bella) Alice ve Jazz çoktan gelmişlerdi. Renesme’ye seslendim.
‘Geldiler Renesme. Aşağıya gel’ dedim ve kapıyı açtım. Alice hemen boynuma sarıldı.
‘Seni çok özledim Bells’ dedi ‘Hani benim modacı güzelim nerede ‘dedi. Gözleri Renesme’yi arıyordu. Renesme merdivenlerden koşarak Alice’n boynuna sarıldı.
‘Buradayım Alice hala. Seni çok özledim’ dedi.
‘Bende seni özledim modacı güzelim. Seninle alışveriş yapmayı çok özledim’ dedi ve onun güzel saçlarını öptü. Gerçekten bizi özlemiş olmalıydı.
‘ Ne haber Jasper ‘ dedim. Jazz kapıda kalmıştı. O da bizi gördüğü için mutlu ama ayrıldığımız için mutsuzdu.
‘Hoş bulduk kardeşim. Sizi çok özledik’ dedi ve bana sarıldı. Bana kardeşim dedi. Hala beni kardeşi görmesi çok güzeldi ama artık onların ailesinden değildim.
Renesme Alice 5 ay boyunca yaptıklarını anlattı.
‘Kocaman kız olmuşsun. Bu annen ne yediriyor sana? Neredeyse genç kız olmuşsun’ dedi ve bana bakıp gülümsedi.
‘Annem bir şey yapmadı Alice hala. Büyümem hızlandı. Yakında 17 yaşında olacağım ve büyümem duracak. Tamamen ölümsüz olacağım ve daha güçlü ‘ dedi. Gülümsedi. Şimdiden ne kadar heyecanlı olduğunu görebiliyordum.
‘O zaman 17 yaşında olunca sana bir doğum günü kutlarız’ dedi. Bu tam Alice göre bir şeydi. Kutlamaları ve abartılı süslemelere bayılırdı. Bizim düğünümüzü bile o yapmıştı. Bunu düşününce irkildim.
Renesme biraz üzülmüştü. Galiba doğum gününde babasının olup olamayacağını düşünüyor ama bunu sormaya çekiniyordu.
‘Bence de bir doğum günü iyi olur. Hem Renesme babasını görür’ dedim. Bu söz bana ağır geliyordu ama kızım için dayanmalıydım.
‘Gerçekten mi anne? Forks’a gider miyiz?’ dedi. Heyecanlanmıştı ve mutlu olmuştu. Bu beni de mutlu ediyordu. Ona gülümsedim.
‘Evet canım 5 ay boyunca yaptıklarını oradakilere anlatırsın. Eminim merakla seni dinlemeye hazırlardır’ dedim. Şimdi daha da mutlu olmuştu. Boynuma sarıldı ve beni öptü.
‘Teşekkür ederim anne’ dedi. Jacob Renesme’ye gülümsüyordu.
‘Hadi güzelim markete gitme zamanı geldi. Nasıl olsa Alice halan ve Jazz amcan buradalar. Hemen gidip geliriz’ dedi. Renesme halasına baktı.
‘Hadi git tatlım. Jacob haklı. Size iyi eğlenceler’ dedi. Renesme onlara sarıldı ve Jacob’la arabaya gitti.
Alice bana gülümsedi. ‘Nasılsın Bells. İyi misin? ‘ dedi.
‘ İyiyim Alice. Buraya gelmeniz gerçekten iyi oldu. Renesme buna çok sevindi’ dedim. Alice Jazz baktı. Jazz ayağa kalktı.
‘ Şey ben biraz avlansam iyi olur. Burada lezzetli hayvanlar olduğunu duydum’ dedi ve Alice’i saçlarından öptü. Yavaşça kapıdan çıkıp gitti. Merakla Alice bakıyordum.
‘ Ne oldu Alice’ dedim. Bana baktı ve hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedi.
‘Bir şey yok Bella. Sakin ol. Biraz yalnız konuşabilelim diye gitti’ dedi ve devam etti
‘Bella içindekilerini anlatmak istersen seni dinlerim. Duygularını sürekli saklaman iyi değil. Lütfen bana anlat ve rahatla’ dedi. Evet haklıydı. Biraz dertleşmek benim için iyi olabilirdi.
‘Onu çok özlüyorum Alice. Kokusunu duymadan yaşamak beni öldürüyor. Canım çok yanıyor’ dedim. Biraz konuştuktan sonra yanımıza Jazz ve Yasemin geldi. Alice biraz kıskanmıştı.
‘Bu kız kim Jasper ‘ dedi. Alice ilk defa böyle görüyordum. ‘Bella’nın yeni arkadaşı hayatım. Yolda karşılaştık. O da bizim gibi beslenen bir vampirmiş’ dedi. Alice jazz’ e biraz kızgındı. Daha sonra sohbet etmeye başladık.
Birden Alice’n gözleri bir yere odaklandı. Bir şeyler görüyor olmalıydı.
‘Alice ne görüyorsun’ dedi Jazz.
‘Karanlık var. Galiba bu Renesme. Yok bu olamaz Luci. Yanına gidiyor. Renesme’nin yanına gidiyor. Ona zarar verecek’ dedi. Hareket edemiyordum. Adeta donmuştum.
O kızıma zarar mı verecekti? Anlaşmaya uymuştum. Bizden ne istiyordu. Yasemin beni sarstı.
‘’Bella iyi misin? Gitmeliyiz Bella’ dedi. Şimdi düşüncelerden sıyrılmış kendime gelmiştim.
‘Alice neredeler çabuk söyle’ dedim. Kızgınlıktan Alice kollarından tutup sarstığımın farkında değildim.
‘Ormanın girişindeler ana yoldan çıkmak üzereler’ dedi. Bunu duyduğum anda evden çıktım. Diğerleri de beni takip ediyordu.
(Renesme)
Alice halam ve Jazz amcam gelmişti. Doğum günümü de Forks’da yapacaktık. Oradakileri çok özlemiştim. Jacob bana bakıyor ve o içimi ısıtan gülümsemesiyle bana bakıyordu.
‘Hadi güzelim markete gitme zamanı geldi. Nasıl olsa Alice halan ve Jazz amcan buradalar. Hemen gidip geliriz’ dedi. alice halama baktım.
‘Hadi git tatlım. Jacob haklı. Size iyi eğlenceler’ dedi. Çok mutluydum. Gidip onlara sarıldım ve evden çıktık.
Alışveriş çok eğlenceliydi. Aslında Jacob’la geçirdiğim her vakit böyleydi. Jacob alışverişten bir şey anlamıyordu. Beni güldürmek için elinden geleni yapıyordu. Zaten buraya geldiğimizden beri en yakın arkadaşım oydu.
Benden oldukça büyüktü ama büyümem hızlı olduğu için ona yetişmiştim. Neredeyse genç bir kız olmuştum. Kendime bakmayı, güzel olmayı, (eskiden) ilgilerin üzerimde olması benim hoşuma gidiyordu.
Alışveriş sırasında çok yakışıklı erkekler vardı ama Jacob kadar değillerdi. Onlarda beni beğenmiş olacaklar ki bana bakıyorlardı.
Üzerimde beyaz uzun kollu bir gömleğim, kırmızı boru paça bir pantolonum vardı. Jacob’un benim için yaptığı bilekliği ve yıldızlı küpelerimi takmıştım.
Jacob kızgın bir şekilde onlara bakıyordu. Onlarda bunu anlamış olacaklar ki bakmaktan vazgeçtiler. Jacob elimden tutup beni arabaya götürdü.
Elinde alışveriş torbaları olmasına rağmen elimi tutmaya devam ediyor sanki o benim dermiş gibi gösteriş
yapıyordu. Buna biraz kızdım ama gösterişi ve ona ait olma kısmı hoşuma gittiği için ona gülümsedim.
Elindeki torbaları arabanın bagajına yerleştirdi ve nezaketen kapımı açtı. Ona teşekkür ederek oturdum. O da sürücü koltuğuna oturdu. Birden o çocukların hala bize baktıklarını fark edince sinir bozuldu ve onlara hırladı.
‘Sakin ol Jacob’ dedim. Ona baktım ve gülümsedim. O da en sevdiğim gülüşüyle bana gülümsedi. Beni kıskanması çok hoştu.
‘Ama güzelim seninde bu kadar güzel olman gerekir miydi? Sana bakmalarına sinir oluyorum’ dedi ve gülümsedim.
‘Tamam sakin ol Jacob. Zaten ben onlara bakmıyorum. Bu yetmez mi?’ dedim
‘Kime bakıyorsun peki ‘ dedi. Bana bakıyordu. Kan yanaklarıma hücum etti. Yoksa utanıyor muydum? Ah kahretsin. Ben de neden vampirler gibi değildim. Onun yüzüne bakmadım. Bunu görmesini istemiyordum ama görüyordu. Kocaman gülümsediğini görmeme bile gerek yoktu.
‘Hadi eve gidelim’ dedim. Ona bakmıyordum. Eliyle yüzümü tutup kaldırdı. Bana gülümsüyordum.
‘Ben seni seviyorum Renesme. Bunu biliyorsun. Duygularından utanmana gerek yok. Beni sevene kadar seni bekleyeceğim. Bunun şimdi olması gerekmiyor. Başka birini de sevebilirsin’ dedi. Bunu söylerken yüzü asılmıştı.
‘Sen mutlu olacaksan bunu kabul edebilirim’ dedi. Arabayı çalıştırdı. Beni yanlış anlamıştı. Ben de ondan hoşlanıyordum ama bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
‘ Jacob!’ dedim. Arabayı durdurdu. Bana bakıyordu. Elini tuttum. ‘Ben de seni seviyorum’ dedim ve onu öpmek için eğildim. Bu o kadar hızlı olmuştu ki beynim bu kadarını kontrol edemiyor, anlamıyordu.
Dudaklarımı yakaladı. Bana istekle karşılık veriyordu. İlk defa bu deneyimi yaşıyordum ve bu çok farklıydı. O beni yönlendiriyordu.
Bir an ne yaptığımın farkına vardım. Utanarak geri çekildim. Bunu anladı ve gülümseyerek beni rahatlatmaya çalıştı. Bunda oldukça başarılıydı.
‘Hadi eve gidelim’ dedim. Eve doğru yola çıktık. Eve yaklaşmıştık. Ormanın girişindeki ana yola gelmiştik ki araba birden durdu. Şaşkınlıkla Jacab’ bakıyordum.
‘Ne oldu Jacob!’ dedim. Galiba oda bir şey anlamamıştı.
‘Bilmiyorum güzelim. Heralde araba bozuldu. Ama en son bakımını yaptırmıştım’ dedi. Şimdi kendi kendine konuşuyordu.
Arabadan indi. Ne olduğunu merak ediyordum. Ben de arabadan indim. Kaportayı açıp incelemeye başladı. Arkamızda biri vardı ve bize gülüyordu. Sanki bizimle dalga geçer gibiydi. Sesi duyduğumda irkildim. Kimdi bu?
Arkama döndüğümde kim olduğunu tanıyamadım. Bu bir kızdı. Galiba bir vampirdi. Çünkü aynı ailem gibi kokuyordu. Ailemden tek farkı gözlerinin kan gibi kırmızı olmasıydı. Ama buna rağmen kız çok güzeldi. Sarı saçları vardı.
‘Arabanızı bozduğum için üzgünüm’ dedi. Bunu nasıl yaptığını anlamamıştım.
‘Renesme arkama geç’ dedi Jacob. Beni korumak için kolumdan tutup arkasına geçirdi. Kız üzerimize doğru gelmeye başladı. Kız bize bakıyordu.
‘Aman ne koruyucu bir hareket. Çok dugulandım. Gözlerim yaşardı’ dedi.
‘Sen kimsin? Defol git buradan’ dedi. Jacob artık kızmaya başladı. Elimi sıkıca tutuyor, titremesini kontrol etmeye çalışıyordu. Eğer dönüşürse bana zarar vereceğinden korkuyor olmalıydı.
‘Üzgünüm kendimi tanıştırmadım. Ben Luci. Edward’ın bir arkadaşıyım. Renesme’yi geri götürmeye geldim. Şimdi zorluk çıkarmada kızı bana ver’ dedi.
‘Demek o sensin. Onu alamazsın. Onu almak için cesedimi çiğnemen gerekiyor’ dedi. Elimi bıraktı
‘Renesme hemen arabaya bin ve eve git’ dedi. Bunu yapmayacağımı biliyordu. Kız Jacob’a bakıyordu
‘Demek ünüm bu kadar çabuk yayıldı ha’ dedi. Jacob o sensin derken neyi kasdediyordu.
‘Kes sesini. Bu kıza dokunursan seni öldürürüm’ dedi. Kız büyük bir kahkaha attı
‘Bende bunu bekliyordum. Senin gibi çekici ve kaslı birini öldürmek benim için üzücü olacak ama madem bunu istiyorsun’ dedi ve jocab’a saldırdı.
Jacob dönüştü ve kız ona saldırınca karşılık verdi. Onu ormanın içine doğru fırlattı. Peşinden gidecektim ki beni de arabanın önüne doğru ittirdi. Bana git der gibiydi ama onu yalnız bırakamazdım. Peşinden gittim
Jacob çok güçlüydü ama kız daha güçlüydü. Jacob’u pençelerinden yakalayıp ağaca doğru fırlattı. Orada donup kalmıştım. Jacob’un canı yanıyordu.
Aralarına girmeye çalıştım. Kıza saldırdığımda beni de tutup fırlattı. Kafamı ağaca çarptım. Başım dönmeye başlamıştı. Başımdan sıcak bir şeyler geliyordu. Elimi başıma götürdüğümde bunun kan olduğunu anlamıştım. Ne biçim bir ölümsüzdüm ben.
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken birden bir inilti duydum. Sanki bir çığlıktı. Etrafıma baktığımda Jacob kanlar içinde yatıyordu. Luci onu öldürmek üzereydi. Buna dayanamazdım.
Kendimi Jacob’un önüne attığımda kızın vücudundaki tüm elektrik vücuduma değdi. Canım yanıyordu. Sanki gerçekten ölüyordum. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken son duyduğum şey Jacob’un baygın bir şekilde inlemesi ve ağzımdan gelen sıcak bir sıvıydı. Bu benim kanım olmalıydı.
Jacob’a veda etmek için son gücümle gözlerimi araladım. ‘Seni seviyorum Jacob’ dedim ve gözlerimi sonsuzluğa kapadım. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:29 pm | |
| 20. KAÇIŞ
(Rosalie)
‘Ne kadar kaldı meleğim?’ dedi Emmet.
‘Sabret bitanem 10 dk sonra oradayız’ dedim ve Edward’a baktım. Gerçeklere inanmakta hala zorluk çekiyordu.
‘Ed iyi misin?’ dedim ama bana doğruyu söylemeyecekti.
‘İyiyim prenses. Sadece nasıl bu kadar aptal olduğuma hala inanamıyorum. Bella’nın gitmesinin bir sebebi vardı. Birçok ipucu vardı ama ben bunları göremedim. En kötüsü de beni sevmediğine inanmaya başlamıştım. Buna inanmıyorum’ dedi. Hala acı çekiyor olmalıydı. Emmet elini Edward’ın omzuna attı.
‘Hadi ama ufaklık. Kimse böyle olacağını bilemezdi. Carlisle bile kandırdı o kız. Ayrıca kim olsa 5 ay sonra bunu düşünmeye başlar‘ dedi.
‘Emmet!’ dedim. Ona kızmıştım. Ne demekti bu. Aynı şey bizim başımıza gelse demek ki beni arayıp sormayacaktı.
‘Tabi ben giderdim. Ben sen miyim oğlum? Hem ben meleğimi özlerdim o da beni özlerdi değil mi meleğim’ dedi. Kızacağımı anladığı için kıvırıyordu.
‘Tabi tabi Emmet’ dedim. Edward’a baktım.
‘Bunları düşünmeyin artık. Dua edelim de Luci’ den önce onları bulalım’ dedim.
Şimdi bir eve gelmiştik. Arabayı durdurdum. Kapı açıktı ve içeride kimse yoktu ama burada Bella ve Renesme’nin kokusu vardı. Burası bahsettikleri ev olmalıydı.
‘Burada garip bir şey var’ dedim. Bu yeni yeteneğin verdiği güçlü sağduyu olmalıydı ve bu benim işime oldukça yarayacak gibi görünüyordu.
Koltuğun üzerinde Bella’nın şalı duruyordu. Ona dokundum ve burada ne olduğuna odaklandım. Ruhum geçmişe döndüğünde olanları gördüm. Alice’n gördüklerini gördüm.
‘Ed onu bulmuş. Çabuk ormandalar. Oraya gitmişler’ dedim ve evden koşarak çıktık.
(Bella)
Gittiğimizde Renesme yoktu ve Jacob yaralıydı. İnsana dönüşmüştü. Yasemin bana seslendi.
‘Bella bu ormanı çok iyi tanırım. Ben önden gidip ormanı kontrol edeyim’ dedi.
‘Tamam Yasemin ama dikkatli ol! O kız çok tehlikeli’ dedim ve ormanın içine doğru koşmaya başladı. Jacob hala baygındı.
‘Jacob, Jacob uyan! İyi misin?’ dedim ve onu sertçe sarstım. Birden kendine geldi. Vücudunda geniş yanıklar vardı.
‘Üzgünüm Bella. Onu korumaya çalıştım ama o geri zekalı kız ortaya çıktı ve Renesme’yi istedi. Onu Edward’ a götüreceğini söyledi’ dedi.
‘Jacob sakin ol. Şimdi bana kızın ismini söyle! Adı Luci miydi?’ dedim.
‘Dur bir dakika evet. O kızdı Bella. Ona zarar vermek istedi. Renesme’ye gitmesini söyledim ama sözümü dinlemedi’ dedi. Hala nefes nefeseydi.
‘Peki Renesme nerede Jacob. Onu nereye götürdü’ dedim ama Jacob bir türlü sakinleşemiyordu.
‘Bilmiyorum Bells bilmiyorum. O geri zekalı kız beni bayılttı. Son hatırladığım o Luci denen kız beni öldürmek istediğinde Renesme’nin beni korumak için önüme geçtiğiydi’ dedi. yüzündeki acı ve üzüntü çok can yakıcıydı.
‘Alice Luci’ye odaklanıp nereye gittiklerini görebilir misin?’ dedim. Alice bana bakıyordu.
‘Tabi ki Bella. Zaten Renesme’yi göremiyorum. Belki böyle bir işe yararım’ dedi. Bu duruma çok üzülüyordu.
‘Bells çok üzgünüm ona yapmamasını söylemiştim. Uzak dur demiştim. Hiçbir zaman beni dinlemiyor’ dedi Jacob. Jasper onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Zaten yaralıydı.
‘Biliyorum Jake. Sakin ol tamam mı?’ dedim. Birden Alice’n gözleri bir yere odaklandı. Galiba yine bir şeyler görüyordu. Acaba Renesme’yle ilgili bir şey mi görüyordu?
‘Ne oldu Alice? Ne görüyorsun? ‘ dedim. Bana bakıyordu.
‘Bella buradalar. Onlar buradalar’ dedi. hiçbir şey anlamamıştım.
‘Kim Alice? Kim burada?’ dedim.
‘Rosalie, Emmet ve Edward Bella. Buradalar evdeler’ dedi. Donakaldım. O şimdi burada mıydı? Ona ne diyecektim.
‘Bella gerçekten ben söylemedim’ dedi ve şimdi geldiklerini görebiliyordum. Onun kokusunu
duyabiliyordum. Ona gerçekleri nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Kızımızı korumak için ondan ayrılmıştım ama bu hiçbir şeye yaramamıştı. Kızımızı koruyamamıştım. Onu acımasızca babasından ayırmıştım.
Şimdi yanımıza gelmişlerdi. Edward’ın yüzüne bakamıyordum. Gerçekleri söylemeye hazır değildim.
‘Alice Renesme nerede? Bulabildiniz mi onu?’ dedi Edward. Şaşkındım, herkes öyleydi. Her şeyi nereden öğrenmişti? Alice de burada olduğuna göre. Alice benden önce davranıp düşündüğüm soruları sormaya başladı.
‘Sen… sen bunları nereden biliyorsun? Burada olduğumuzu nasıl öğrendin?’ dedim. Rosalie kızgın bir şekilde cevapladı.
‘Benim sayemde küçük cadı. Eğer bize gerçeği söylemeden çekip gitmeseydiniz burayı nasıl bulduğumuzu öğrenirdiniz’ dedi.
Eğer insan olsaydım kesin utançtan kıpkırmızı olurdum. Bunların hepsinin sorumlusu bendim. Rosalie Alice çok kızmıştı. Çünkü bir tek kızdığında Alice’e cadı derdi. Alice hemen karşılık verdi.
‘Kes sesini Rose’ dedi. Emmet araya girdi.
‘Hadi ama bayanlar kavga etmeyin. Daha önemli işlerimiz var’ dedi. herkes şaşkın bir şekilde Emmet’a bakıyordu. Emmet ne olduğunu anlamamıştı.
‘Ne var? Neye bakıyorsunuz?’ dedi. Jasper lafa atladı.
‘Farkında mısın Emmet? Şu ölümsüz hayatında ilk defa mantıklı bir şey söyledin. Senin için zor olmalı ‘ dedi ve ona gülmeye başladı. Emmet buna çok kızdı.
‘Kes sesini Jazz. Kendin zeki olmadığın için beni kıskanma’ dedi. bu kavga iyice uzayacak gibi görünüyordu. Edward onları susturdu.
‘Tartışmayı kesin. Şimdi Renesme nerede?’ dedi.
‘Bilmiyoruz. Onu nereye götürdüğünü bilmiyoruz ’ dedim. İlk defa konuşmuştum ama şu an ölmek istiyordum. Bu çok acıydı. Edward Rosalie’ye bakıyordu.
‘Tamam. Rose arabaya git ve Renesme’nin bir eşyasına bak yada Jacob’un’ dedi. hiçbir şey anlamamıştık. Renesme’yi böyle nasıl bulacaktı. Alice benden önce davrandı. Aslında bende olabildiğince susuyordum. Edward’a karşı hala suçluluk hissediyordum.
‘Ed bu ne şimdi? Rose ne yapıyor böyle?’dedi.
‘Sen ve Jasper gittikten sonra ormanda Bella’nın kolyesini bulduk’ dedi. Evet bu doğruydu. Kolyemi kaybetmiştim ama orada olduğunu tahmin etmemiştim. Sanırım kavga sırasında düşürmüştüm.
‘Rosalie Bella gittiğinden beri bunun bir sebebi olduğuna inanıyordu. Daha sonra bu kolyeyi bulduktan sonra Rose onu eline aldığında geçmişe, Bella’nın Luci ile yaptığı konuşmaları gördü’ dedi. Şimdi her şeyi biliyorlardı.
Artık acımı ve suçluluk duygumu daha fazla bastıramadım. Koşmaya başladım. Edward’dan olabildiğince uzağa koştum. Onun yüzüne bakamazdım. Onunla yüzleşemezdim...
Bir an durdum. Artık onun kokusu yoktu. Bir ağacın yanına oturdum. Düşünmeye başladım. Bu düşünceler beni yakıyordu. Yaşadıklarımız çok acıydı.
Gidecektim. Kızımı bulduğumda tek başıma gidecektim. Artık daha fazla kimse benim yüzümden acı çekmeyecekti……………
| |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:30 pm | |
| 21.GÜÇ
(Edward)
Bella acı çekiyordu. Benle, hatta kimseyle konuşmuyordu. Gereksiz olan pişmanlığı haykırıyordu sanki bedeni. Onunla konuşmaya hazır değildim zaten. Ne anlatacaktım ona? Senin sevginden emin değildim o yüzden seni aramaya gelmedim mi diyecektim?
Ben suçluydum ama kendini suçlu görüyordu. Daha fazlacı çekmesini istemiyordum. Bu yüzden ona bakamıyordum.
‘Sen ve Jasper gittikten sonra ormanda Bella’nın kolyesini bulduk. Rosalie Bella gittiğinden beri bunun bir sebebi olduğuna inanıyordu. Daha sonra bu kolyeyi bulduktan sonra Rose onu eline aldığında geçmişe, Bella’nın Luci ile yaptığı konuşmaları gördü’ dedim.
Ah aptal kafam! Bunu ona söylememeliydim. Şimdi kendini daha da suçlu hissedecekti ve dediğim olmuştu. Bella buna dayanamadı. Bizden uzağa ormanın içine doğru koşmaya başladı.
‘Rosalie gerçeği öğren. Bella’yla konuşmalıyım. Jasper sen burada kal ve bizi bekle. Siz önden gidersiniz Alice’ dedim. Alice onaylarcasına başını salladı. Şimdi Bella’nın peşinden gitmeliydim.
O kadar hızlıydı ki bir an onu kaybettiğimi sandım. Daha sonra kokusunu takip ettim ve onu buldum.
Bir ağacın yanında oturuyordu. Çok acı çekiyordu, canı yanıyordu. Acı çekmesi gereken kişi o değildi. Bunun böyle olmaması gerekiyordu.
Onun ellerinden tuttum ve onu yerden kaldırdım. Ona sarıldım ve kokusunu içime çektim. Bu kokuyu çok özlemiştim. Onu çok özlemiştim.
‘Edward ben…’ dedi. Onu dudaklarımla susturdum. Artık bunları konuşmak istemiyordum. Tek istediğim oydu. Öpücüğüme karşılık verdi. O da beni özlemiş olmalıydı.
Konuşmak için durdum. İçindeki suçluluğu söküp atamıyordu.
‘Bella hiçbir şey senin suçun değil.sen doğru olanı yaptın’ dedim. Belki şimdi biraz rahatlayacaktı.
‘Ama ben, ben bencillik yaptım. Sözümü tutarsam kızımıza zarar vermeyeceğini söylemişti ama yalan söyledi. Edward özür dilerim ben yapmak istemedim’ dedi. Tüm suçluluğu haykırıyordu dudakları. Kalbi çektiği acının bedelini anlatıyor, adeta isyan ediyordu.
‘Sakin ol Bella tamam mı? bella keşke bunları bana başta söyleseydin. O kız senin hakkında öyle şeyler söyle
di ki bir an ona inanacaktım. Ama yapmadım, ona inanmadım. Anlasana onun tek derdi bizi ayırmak’ dedim. Bende içimden geçenleri söylemiştim. Biraz daha rahatlamıştım.
‘Özür dilerim Edward. Yapamadım, korktum. O çok güçlüydü. Kalkanımı geçmeyi başarmak üzereydi. Aptallık ettim. Özür dilerim’ dedi. kollarımda titriyordu. Hala canı yanıyordu.
‘Asıl ben özür dilerim Bella. Bir an beni bırakıp gideceğine, beni sevmediğine inandım. Sana ihanet ettim. Kendimi hiç affetmeyeceğim’ dedim.
O güzel gözleri ağlamak istiyordu. Hıçkırıklara boğularak acısını haykırmak istiyordu ama bunu yapamıyordu. Gözlerimin içine baktı.
‘Seni seviyorum Edward. Yaptığım her şey için beni affet’ dedi. öyle masum ve içtendi ki duyguları. İşte bu benim Bellamdı.
‘Ben sana kızabilirim ki aşkım. Nasıl affedemem seni. Nasıl kıyarım sana. Ben de seni seviyorum Bella. Ne olursa olsun seni her zaman seveceğim. Beni sevmekten vazgeçsen de seni sevmekten vazgeçmeyeceğim AY IŞIĞIM…’ dedim ve onu öptüm.
Artık onsuzluğa dayanmak yoktu. O buradaydı yanımda, kollarımda. O yine benimdi ben de onun. Onu tekrar özlemle öptüm.
‘Son bir işimiz var aşkım. Gidip kızımızı bulalım ve evimize dönelim. Siz olmadan benim için orası anlamsız aşkım’ dedim.
‘Seni Seviyorum Edward’ dedi.
‘Bende seni AY IŞIĞIM…’ dedim. Elinden tuttum ve koşmaya başladık. Diğerleri bizi bekliyor olmalıydı.
(Bella) Elimden tuttu ve koşmaya başladık. Gittiğimizde herkes oradaydı. Yasemin de geri gelmişti.
‘Ne oldu Alice siz neden hala gitmediniz’ dedi Edward. Alice endişeli görünüyordu.
‘Edward bilmiyoruz. Rosalie geçmişten dönmedi. Ed endişeleniyorum. Ona bir şey olmasından korkuyorum’ dedi. Emmet yerinde duramıyordu.
‘O aptal kızı bulduğumda onu öldüreceğim. Rosalie’ye bir şey olursa onu kesin öldüreceğim’ diye söyleniyordu.
Aklıma Yasemin geldi. Orada duruyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
‘Ne düşünüyorsun Yasemin? Neden Rose hala dönmedi?’ dedim. Herkes neden bahsettiğimi anlamamış gibiydi. Bunu neden Yasemin’e sorduğumu merak ediyorlardı. Yasemin düşüncelerinden sıyrılıp konuşmaya başladı.
‘Metafizik olarak geçmişe dönme beden ile gerçekleşir. Fakat Rosalie’nin sadece ruhu geçmişe gidiyor. Bunun bir çok tehlikeleri olabilir’ dedi. Dikkatle Yasemin’i dinliyorduk. Edward merakla sordu.
‘Ne gibi tehlikeler mesala’ dedi. Yasemin düşünceliydi.
‘Şöyle ki; eğer biri geçmişe kara büyü yaparsa giden kişi orada kalır. Ya da yanlış odaklanılan olaylarda geçmişe kurulan tuzaklara yakalanabilir. Bu yüzden geçmişe giden kişiler ancak bir kişiyi geçmişe götürebilir. Tabi eğer bu gerekliyse’ dedi. Ben de diğerleri gibi bunları nereden bildiğini merak ediyordum. Alice bizden önce davranıp sordu.
‘Peki bunları nereden biliyorsun?’ dedi. Yasemin Alice bakıp gülümsedi.
‘Bunları sen de biliyorsun Alice?’ dedi. Ben hariç herkes şaşkınlıkla Alice’e bakıyordu.
‘Nasıl yani?’ dedi. Alice baktım. Sorusunun cevabını merak ediyordu ama bunun yeri burası değildi. Yasemin’e seslendim.
‘Özür dilerim ama şimdi acil bir durum var. Yasemin gidebilir misin?’ dedim. Bana baktı ve gülümsedi. ‘Tabiki Bella bunu seve seve yaparım ama bunu tek başıma yapamam. Eğer tahmin ettiğim nedenler ise yardıma ihtiyacım var’ dedi. Onaylamak için başımı salladım. Emmet hemen lafa atladı.
‘Hayır ben gideceğim. Meleğime bir şey olmasına izin vermeyeceğim’ dedi. Yasemin Emmet’a bakıyordu.
‘Üzgünüm Emmet. Sen şey fazla irisin. Ancak Rose’n boyutlarına uygun birini götürebilirim’ dedi. Edward yanıma yaklaştı.
‘Bella bunu yapmamalısın. Bu çok tehlikeli başka bir yolunu bulabiliriz’ dedi. Benim için fazla endişeleniyordu. ‘Sakin ol Edward. Bir şey olmayacak tamam mı? Başka yol aramak için vaktimiz yok’ dedim. Konuşmalar o kadar hızlıydı ki normal bir insan bunların hiç birini
anlamazdı. Tüm konuşmalar sadece 3dk içinde yapılmıştı. Bu hayret verici bir şekilde hızlıydı.
‘Hazır mısın ?’ dedi Yasemin. Başımı salladım. Bir eliyle benim diğer eliyle de Rose’n elini tuttu. Şimdi geçmişe döndük. Arabanın bozulması, kavga ve Renesmen’nin son çığlığı. Bu çok korkunçtu. Kızıma dokunmak istedim anda görüntü dağıldı.
Bir ağacın kenarında Rose oturuyordu bizi fark ettiğinde koşarak yanımıza geldi. Konuşacak hiç vaktimiz yoktu. Yasemin bir şeyler söylüyordu. Galiba büyüyü bozmaya çalışıyordu.
‘Rose sakin ol. Şimdi geri gidiyoruz tamam mı?’ dedim. Rose başını salladı. Yasemin bize seslendi.
‘Gözlerinizi kapatın’ dedi ve dediğini yaptığımızda geri dönmüştük. Emmet hemen Rose sarıldı. Edward da bana sarıldı. Rose Emmet’ın kollarından kurtulmaya çalışıyordu.
‘Sakin olun bir şey yok her şey geçti’ dedi. Emmet’tan kurtulunca olanları anlatmaya başladı.
‘O kız tam bir şeytan Renesme ve Jacob’a yaptığı şeyler’ dedi. Birden ikimizde irkildik. Edward bunu hissetti ve bana daha sıkı sarıldı.
‘Sakin ol aşkım. Onu kurtaracağız’ dedi. Rose devam etti.
‘ Luci geleceğimizi biliyordu ve geçmişe büyü yaptı. Bu yüzden geri dönemedim. Şimdi ormanda bir yerde saklanıyor. Galiba saklandığı yere de büyü yaptı’ dedi.
‘Aslında ben onu bulabilirim’ dedi. Ben de buna şaşırmıştım. Edward dikkatleri toplamak için konuşmaya başladı. ‘Galiba Yasemin’in geçmişiyle ilgili bilmemiz gereken çok şey var. Şimdi bize nasıl yardım edeceksin?’ dedi. Yasemin anlatmaya başladı.
‘Ben de Renesme gibi yarı insanım. Aynı türden canlılar birbirlerinin kokularına bağışıktır. Bu yüzden büyü bizi engellemez’ dedi. Şaşkındık Yasemin bu kadar şeyi nereden biliyordu acaba? Edward söze başladı.
‘Peki tamam öyleyse. Bella , Alice , Jazz ve Yasemin siz önden gidin. Eğer Luci birlikte olduğumuzu anlarsa Renesme’ ye zarar verebilir’ dedi ve haklıydı.
Bu düşünce beni deli ediyordu. Kızıma bir şey olmasına asla izin vermeyecektim. Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyordum. Bunu kavga için saklamalıydım. Edward bana sıkıca sarıldı.
‘Sakin ol aşkım. Kızımıza hiçbir şey olmayacak. Buna izin vermeyeceğim. Kendine dikkat et. Seni seviyorum’ dedi. Eğildi ve beni öptü.
‘Ben de Seni Seviyorum Edward’ dedim ve yanlarından ayrıldık. Şimdi Yasemin’i takip etmeye başladık.
(Bella)
Yasemin odaklanmış yolu bulmaya çalışıyordu. Birden durdu.
‘Burası, buradalar. Sessiz olmalıyız yoksa bizi fark ettiği an yerini değiştirir’ dedi. Hepimiz bir ağacın dallarında ortaya çıkmalarını bekliyorduk. Orada olduklarını bilmemize rağmen onları göremiyorduk.
‘Şimdi kalkan oluşturacağım. Böylece olabilecek saldırıya karşı gelebiliriz’ dedim. Kalkanı oluşturduğumda Alice dikkatimi çekti. Gözleri yine odaklanmıştı. Yine bir şey görüyor olmalıydı.
‘Ne görüyorsun Alice’ dedim. Bana bakarak gülümsedi. Galiba bu iyiye işaretti.
‘Carlisle ve Esme yardıma geliyorlar. Yanlarında Sam’de var’ dedi. jazz gülmeye başladı.
‘Desene Emmet sinirden delirecek’ dedi. hiçbir şey anlamamıştım. Alice elini omzuma koydu.
‘Sen onu boşver canım. Sam’in yeteneği bizim işimize yarayabilir. Kişinin zayıf noktasını bulup saldırır. 15 dk’ya kadar burada olurlar. O zamana kadar Luci’yi oyalamamız gerekiyor’ dedi. Başımı salladım. Yasemin bize seslendi.
‘Bella buradalar ama Luci seni çağırmadan gitmen tehlikeli olur. Birazdan ortaya çıkar zaten’ dedi. Artık beklemek sıkıcı olmuştu. Kızım onun elinde ve ne halde bilmiyordum. Alice gerginliğimi fark etti.
‘Sakin ol Bella. Öfkeni kontrol etmelisin. Hem ayrıca bu iş sandığımızdan da kolay olacak. Çok eğleneceğiz. Bana güven ‘dedi ve gülümsedi. Bu biraz içimi rahatlatmıştı. Şimdi beklemeye başladık.
Birden ortalık hareketlendi. Luci ortaya çıktı. Yanında dokuz vampir vardı. Bunlar çok farklıydı. Sanki hipnotize olmuş gibiydiler. Luci’nin kucağında kızım vardı, baygın olmalıydı. Bu beni daha da öfkelendirdi. Yanlarına gitmek için ağaç dalının üzerinde doğruldum. Birden bir el beni durdurdu. Bu yasemin olmalıydı.
‘Bella sakin olup beklemelisin. Zamanı geldiğinde’ dedi. Sakinleşemiyordum. Zaten sürekli bekleyip duruyordum. Kızım o kızın kucağında baygın yatarken nasıl durmamı beklerlerdi.
Luci Renesme’yi ağacın yanına doğru yatırdı ve açıklığın ortasına doğru yürümeye başladı.
‘Çık dışarı Bella. Burada olduğunu biliyorum’ dedi ve koruma büyüsünü bozdu. Artık daha fazla beklemek istemiyordum. Ağaçtan aşağıya indim.
‘Ben gidiyorum’ dedim. Alice hemen öne atıldı.
‘Biz de seninle geliyoruz Bella. Seni yalnız bırakmayacağız’ dedi. Diğerlerine baktım. Onlarda Alice gibi düşünüyorlardı.
‘Peki, o zaman gelin ama kalkandan dışarı çıkmayacaksınız. Önce onunla konuşmalıyım’ dedim. Alice başını salladı. Artık saldırmak için hazırdık.
Şimdi güçlü olan taraf bizdik. Belki eşit sayıdaydık ama biz güçlüydük. Bizi özel kılan bir gücümüz vardı. İşte bizim bu gücümüz birbirimize duyduğumuz sevgiydi | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:39 pm | |
| 22. KURTARMA
(Rosalie)
‘’Emmet söz ver sam’e bir şey yapmayacaksın ‘’ dedim. Yüzüme bakmıyordu. Beni duymuyormuş gibi davranıyordu. Buda benim sinirlerimi bozuyordu. Ona bağırdım.
‘’Emmet söz ver dedim yoksa sam’le baş başa bir yemeğe hayır demem.’’ Bunu söyler söylemez bana döndü. İşine gelince nasıl da duyuyordu.
‘’ Bunu sakın deneme meleğim yoksa onu öldürürüm’ dedi. Bana yine kızgındı. Tartışmalarda Sam’i öne sürmek benimde hoşuma gitmiyordu ama bu kocabebek başka türlü yola gelmiyordu.
‘’O zaman söz ver koca bebeğim’ dedim. Yine zafer benimdi. Bana kızgın bir şekilde baktı.
‘’Peki söz veriyorum. Ama eski konuları açarsa, sana asılırsa onu döverim’ dedi
‘’Saçmalama Emmet. Bunu yapmayacaksın’ dedim. Anlaşmayı kendi lehine çekiyordu.
‘’Aa bak meleğim kim gelmiş. Eski arkadaşın Sam ‘ dedi. arkama döndüğümde Carlisele, Esme ve Sam’in geldiğini gördüm.
Emmet belime sarıldı. Galiba Sam’e nispet yapıyordu. Bu koca bebek asla büyümeyecekti. Kazandığı zaferin tadını çıkartıyordu. O çocuksu ve bir o kadar da alaycı gülüşüyle gülümsüyordu.
‘’Meraba Rose nasılsın?’’ dedi. Bana bakıp gülümsedi. Emmet hemen müdahale etti.
‘’Gayet iyi sormana gerk yoktu. Benimle oldukça hep iyi olacak zaten’’ dedi. sözüme karışmasını sevmiyordum. Ona kızdım ve boşluğuna dirsek attım. Edward bıyık altından gülüyordu.
‘Ah… ‘ dedi Emmet. Edward bizi susturdu ve Sam ’e elini uzattı.
‘Hoş geldin Sam. Daha sonra uzun uzun konuşuruz. Şimdi Bella’nın yanına gitmeliyiz. Bize yardım edeceksin değil mi Sam’ dedi. Sam ona gülümsedi.
‘Evet Edward. Bunu büyük bir zevkle yapacağım. Senin kızın bizim de kızımız sayılır’ dedi. Edward’ ın omzuna dokundu. Ona güç veriyordu.
Edward Sam ‘e minnettarlık duyuyor olmalıydı. Konuşmaya devam etti. ‘ Peki öyleyse beni takip edin. Alice nerede olduklarını gösterdi. On kişilermiş’ dedi. Emmet bir kahkaha kopardı.
‘Yaşasın kavga var’ dedi. birden yüzü düştü. ‘Ama bana bir kişi mi düşüyor. Neyse Sam’ inkini de ben öldürürüm’ dedi. Sam ona kızgın bir bakış attı. Emmet kahkahalar atıyordu.
‘Bu kadar şamata yeter Emmet. Hadi gidiyoruz’ dedi Carlisle.
Koşmaya başlamıştık. Edward’ı takip ediyorduk. Emmet elimi bir an olsun bırakmıyordu. Her adımımız birlikteydik. Sanki tek bir beden gibi….
Bunu Sam’ a inat yapıyordu. Ondan nefret ediyordu. Çünkü Sam benim eski sevgilimdi. Eğer beni aldatmasaydı belki de şu an Emmet yerinde o olabilirdi. Ona kızgın değildim çünkü beni aldatmasının sebebi bir büyü
sayesindeydi. Yine de bunu kabullenemedim ve onu hayatımdan çıkardım daha sonra Emmet’ı buldum. Koca bebeğimi, hayatımın ve kalbimin tek aşkını. Cennetimin tek anahtarını……
(Bella)
Ağaçlarının arasından düzlüğe çıktım. Luci’nin yanında bulunan 9 vampir çevremde bir daire oluşturdu. Dairenin ortasında ben ve Luci vardı.
‘Hoş geldin Bella. Uzun zamandır görüşemedik. Nasılsın bakalım? ‘ dedi. bu kız sinirlerimi bozuyordu.
‘Sen hayatıma girdiğinden beri berbat. Anlaşma da üzerime düşeni yaptım. Edward’dan ayrıldım. Şimdi kızımı bana geri ver!’ dedim. Son cümle bir emirdi ama o bunu aldırmıyordu.
‘SEN! Üzerine düşen görevi yerine getirdin ama Edward anlaşmayı bozdu. Senin peşinden geldi ve bedelini ödemeli’ dedi. sen kelimesini vurgulamıştı. Bunun ne anlama geldiğini pek anlamımıştım.
Bu sırada Edward ve diğerleri geldi. Yanlarında yabancı biri vardı. Uzun boylu Emmet kadar olmasa da kaslı ve atletik bir vücudu vardı. Sarı kısa saçları düzenli
bir şekilde dikilmişti. Kulağında ki metal dikkatimi çekmişti. Galiba bu bir küpeydi.
Otuz yaşlarında görünüyordu. Üzerinde siyah bir atlet vardı. Soluk yeşil pantolonu ve bilekliğiyle oldukça çekici görünüyordu. Şimdi Emmet’ın neden Rose’u bu kadar kıskandığını anlıyordum.
Luci Edward’a bakıp gülümsedi. ‘Hoş geldin Edward biz de tam senden bahsediyorduk. Sevgili yalancı eşin kızını benden geri istiyordu’ dedi. diğerlerine baktı.
‘Bakıyorum da seyirci getirmişsiniz. Çok eğleneceksiniz. Bella’ nın parçalandığını görmek çok eğlenceli olacak değil mi Edwar?’ dedi Luci.
Edward ona baktı ve hırladı. Tam saldıracak iken Carlisle onu durdurdu. Jasper da onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
‘Sakin olmalısın Edward’ dedi. Bu yüzden Carlisle’ye teşekkür etmeliydim. Edward’a zarar gelmesini istemiyordum.
‘Ee Bella ne zaman başlıyoruz. Daha fazla sabredemeyeceğim. Bu anı uzun zamandır bekliyordum’ dedi ve gülümsedi.
Arkasına döndü. Kıza anlayamadığım şeyler söyledi. Arkasında kızıl saçlı 18 yaşında ki kıza baktı. Kızın vücut hatları oldukça sertti. Güzeldi ama sanki gözleri tuhaftı. Ne kırmızı ne de siyahtı. Gözleri bulut mavisi rengindeydi.
Bir anda bir şey fark ettim. Herkes gibi onun da zayıf noktası vardı. Luci’yle konuşmalarımız aklıma geldi. O her aman kendini beğenen biriydi. Kendine fazlasıyla güveniyordu. Karşısındakinin siniri bozuyordu. Ormanda benim kalkanımı da böyle aşmış olmalıydı. Belki de zayıf noktası bu olabilirdi. Bunun için ona kendi silahıyla saldırmalıydım.
Sakinleşmek için gereksiz bir nefes aldım. Herkes bana bakıyordu. Öfkemi dindirdim ve konuşmaya başladım.
‘Ne zaman istersen başlayabiliriz. Nasıl olsa ben seni her şekilde yeneceğim’ dedim. Sesim sakin ve kontrollü çıkıyordu.
Herkes bu soğukkanlılığıma hayretle bakıyordu. Luci bile şaşkın ve boş gözlerle bana bakıyordu. Galiba planım işe yarayacaktı. Konuşmaya devam ettim.
‘Ama sen biraz ısın istersen. Söyle birkaç falan parçala. Çok yaşlısın belki bu sana iyi gelir ‘ dedi. emmet büyük bir kahkaha kopardı.
‘Küçük kardeşim kendine oldukça fazla güveniyordun. Böyle devam etmelisin. O aptala dersini bildir! ‘ diye seslendi. Rose onu susturdu. Şimdi bütün ilginin odağı bizdik.
‘Seni çirkin ördek yavrusu.. Hangi cüretle bana böyle hitap edebilirsin. Seni ve aileni öldüreceğim’ dedi ve arkada kilerine komut verdi.
‘Saldırın!’……… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:41 pm | |
| 22. KURTARMA PART2 (Bella) Diğerleri Luci’nin komutuna uydu. Vampirler kalkanı geçemediler.Edward bana düşüncelerinden seslendi. Kalkanın içinde onu duyabiliyordum.
‘Bella kalkanı kaldırmalısın. Onun dikkatini dağıtman gerekiyor. Böylece Renesme’yi alabilirim’ dedi. Düşüncelerimden ona seslendim.
‘Ama Edward’
‘Bella şimdi dediğimde kalkanı kaldıracaksın’ Luci bana Edward’ a bakıyordu.
‘Hadi ama Bella bana korktuğunu söyleme’ dedi. Arkasına döndü ve bu sefer onlara ‘ÖLDÜRÜN!’ diye emretti. Edward bana baktı.
‘Şimdi Bella’ dedi. Herkes saldırı için hazırdı. Birden etrafımız savaş alanı oldu.
Emmet kendi gibi olan esmer bir erkek vampirle dövüşüyordu. Rose ise ilk gördüğüm kızıl saçlı kıza saldırmıştı.
Jasper Alice’n önüne geçmişti. Onun kimseyle dövüşmesini istemediği için iki kişiyle birlikte uğraşıyordu. Hepsi oldukça güçlüydü.
Edward yanına yaklaşan kumral uzun boylu 30 yasında bir vampirle uğraşıyordu. Hızını kullanarak bir an önce onu öldürmeyi hedefliyordu.
Esme, Carlisle, Sam, Yasemin de diğer vampirlerle dövüşüyorlardı.
Luci kahkahalar atıyordu. Bu benim sinirimi bozuyordu. Birden üzerime saldırdı ve anlamını bilmediğim bir şeyler söyledi.
Bu olamaz. Bu imkansızdı. Kıpırdayamıyordum. Etrafımda garip bir hava kabarcığı vardı. Bu da neydi böyle dışarı çıkamıyordum. Yüksek sesle gülerek bana bakıyordu.
‘Ailenin ölümünü seyretmelisin Bella. Üzgünüm ama senin ölümünü izleyemeyecekler ama belki kızın izler. Ne dersin’ dedi.
‘Seni öldüreceğim Luci’ Sen tam bir korkaksın’ dedim. Kahkahaları kulaklarımı çınlatıyordu.
Kavga şiddetlenmişti. Ben ise hiçbir şey yapamıyordum. Sam gizlice arkama geldi.
‘Bella daha demin ki gibi yapmalısın. Luci nin zayıf noktası bu. Diğerleri hipnotize olmuş durumda. Boynundaki kolyeyi almalısın. Bu sayede büyü yapabiliyor’ dedi.
Etraf o kadar gürültülüydü ki eğer şimşekler çakıp yağmur yağmasaydı insanlar ormandan yükselen bu gürültüden korkup kasabayı terk ederlerdi. ‘Neden bir büyüyle beni durduruyorsun yoksa benden güçsüz olduğunu kabul mü ediyorsun?’ dedim. Onu böyle kışkırtırsam beni bırakacağını biliyordum. O fazlasıyla kendini beğenmiş biriydi. ‘Seni ukala. Seni öldüreceğim ‘ dedi ve üzerimdeki kalkan kalktığı an bana saldırdı.
Kalkanıma çarpınca ormanın içine doğru fırladı. Daha sonra bana saldırdı ve elektriği vücuduma verdi ama hiçbir şeye yaramadı. Güçlerini denemeyi bırakıp doğrudan saldırdı. Etrafımdan dolandı ve sırtımdan bana vurarak beni Emmet’ın oraya doğru fırlattı.
‘Merhaba küçük kardeş. Nasıl gidiyor bakalım? İyi dayak yiyor musun bari’ dedi ve bir kahkaha kopardı. Sanki büyük bir savaşın içinde değilmişiz gibi eğleniyordu. Ona gülümsedim.
Ayağa kalktım ve Edward’a seslendim
‘Şimdi Edward’ dedim. Luci hiçbir şey anlamamıştı. Edward gidip Renesme’yi aldı. Luci daha da çok öfkelendi
Karşı yöne doğru koşmaya başladım. Bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Galiba kaçtığımı düşünüyordu. Beni kovaladı. Böylece geri dönüp Renesme’yi almak için kimseyle dövüşmeyecekti.
‘Hadi yapma Bella. Eğlence yeni başlıyor. Korkup kaçmanın bir anlamı var mı? Ölümden kaçılır mı?’ dedi. Ağacın üzerine çıktım. Atlamak için hazır bekliyordum. Beni bulamadı ve üzerinde durduğum ağacın yanında durdu.
Üzerine atladım ve boynunda ki kolyeyi çıkarttım. Onu kayaların oraya doğru fırlattım. Elimden kaçmayı başardı ve gitti.
Savaş alanına geri döndüm. Hipnotize olmuş tüm vampirler uyanmışlar ve bizlerden özür diliyorlardı.
Etrafa baktığımda Renesme yoktu. İçimde oluşan korku ve panik beni çıldırtmıştı.
‘Edward Renesme yok. Kızım nerede Edward. Onu almadın mı? ‘ dedim. Edward yaklaştı ve bana sarıldı
‘Sakin ol aşkım. Carlisle ve Esme’nin yanındalar. Jacob ve Renesme’nin yaraları vardı. Güvendeler’ dedi. Şimdi içim biraz rahatlamıştı.
Alice bize panik içinde bağırıyordu. ‘Geri geliyor Bella. Geri geliyor’ dedi ve arkamı döndüğümde Luci karşımızda bize bakıyordu.
‘Seninle kapatacağımız bir hesap var Bella’
‘Peki öyleyse şu hesabı kapatalım. Edward lütfen’ dedim. Edward yanımdan ayrıldı. Luci’nin yapabileceği her hangi bir saldırı için onları kalkanın içine aldım.
Soğukkanlı olmalıydım ‘Yediğin dayak az geldi sanırım ama madem bu kadar istiyorsun seni kıracak değilim’ dedi. emmet’ın yükselen kahkahaları beni bile gülümsetmişti. Edward aşırı gergindi. Başaralı olamasa da sakinliğini korumaya çalışıyordu.
‘Ailen bunu bir zaferden mi sayıyor Bella? Bence seni diri diri yakarken gülme sırası bana geçecek. Seni kendini beğenmiş aptal’ diyordu. Edward iyice gerildi. Bunu hissedebiliyordum.
Diğerlerine döndü ’Gösterimize hoş geldiniz’ dedi. Tekrar bana dündü. ‘Yoksa korkuyor musun Bella. Bu yüzden mi ailenin yanından ayrılamıyorsun?’ dedi. Sakinliğimi korumam gerekiyordu.
‘Yok, güzelim senin de dediğin gibi onlar seyirci olarak aramızda bulunuyorlar. Seni ne kadar kısa süre de yenebilirim diye bakmaya geldiler. Ben gidin, izlemeye bile değmez çünkü saniyeler içinde biter dedim ama ısrar ettiler’ dedim.
Emmet Âlice ile sesli konuşuyordu ve planıma yardımcı oluyordu. Alice’n gülümsediğini gördüğüm de içim rahatladı.
‘Sence ne kadar sürede biter? Daha avlanmaya gideceğiz’ dedi Emmet.
‘5dk bile sürmeyecek Emmet’ dedi. Rose de onlara katıldı.
‘Hadi canım bence 10 dk dayanır. O kadar güçsüz durmuyor’ dedi. Luci iyice kızmıştı.
‘Şu işi bitirelim’ dedi ve bana saldırdı. Alice’n de dediği gibi 5 dk bile sürmemişti. Bu kız gerçek bir medyumdu.
Emmet bir maçı izliyormuş gibi tezahürat ediyordu. Bu beni oldukça güldürüyordu. Edward ise buna kızıyordu.
Luci’yi kollarından tuttum ve ellerini arkada birleştirdim. Emmet arkadan büyük bir keyifle bağırıyordu.
‘Sen kaybettin güzelim’ diye bir kahkaha attı. Rose onun omzuna öyle bir yumruk attı ki eğer Emmet insan olsaydı kesin bütün kemikleri kırılırdı.
‘Hadi ama meleğim o aptal kızı kıskandığını söyleme bana ‘ dedi. Rose ona kızgın bir şekilde baktı.
‘Kes sesini Emmet. Bunu evde konuşacağız’ dedi. Emmet Rose’n yanaklarına güzel bir öpücük kondurdu ve onun gönlünü almayı başardı.
Alice bana tekrar bağırdı. ‘Bella dikkat et!’
Luci elimden kurtulup beni ağacın oraya doğru fırlattı. Omurgam ağacın gövdesine çok sert çarptı. Omurgam da hiçbir şey yoktu ama ağaç için aynı şeyleri söyleyemezdim.
Tam arkasından gidecektim ki Edward beni durdu. ‘Boşver aşkım. Bundan sonra bize zarar veremez’ dedi ve elleri belimi kavradı.
Emmet öksürmeye başladı. Galiba devamından rahatsız olacaktı ama bu bizim pek de umrumuzda değildi.
‘Neyse biz gidelim artık. Nasıl olsa burada ki eğlence bitti’ dedi.
Şimdi yanımız da kimse kalmamıştı. Edward beni kendine yaklaştırdı. Eğildi ve kulağıma fısıldadı ‘Seni seviyorum’ dedi.
Cebinden alyansımı çıkarttı ‘Bu sana aitti ve sonsuza kadar da sana ait olacak aşkım’
‘Ben de seni seviyorum Edward. Yaptıklarım iç_’ eliyle dudaklarımı susturdu.
‘Artık bunların bir önemi yok aşkım. Her şey eskiye döndü. Kızımız yaşıyor ve güvende. Yine benimsin ben de seninim. Gerisi önemli değil’ artık dudakları dudaklarımı bulmuştu.
Buna inanamıyordum. Onsuz ben 5 ay nasıl geçirmiştim. Ona dokunmadan, onu hissetmeden nasıl yaşamıştım. Şimdi o 5 ayın acısını çıkartıyorduk. Birbirimize duyduğumuz aşk ve özlem dudaklarımızda buluşuyor adeta bizi yakıyordu.
İkimiz de bu durumdan memnunduk. Onun kokusunu çok özlemiştim. Ona daha çok yaklaştım. Kendini geri çekti.
‘Seninle zaman duruyor aşkım. Bunu özlemişim’ dedi. Yağmur damları yüzümü ıslatıyordu. Yüzümü sildi.
Bu senindi aşkım’ dedi. bana aldığı kolyeyi boynuma taktı ve beni öptü.
Artık gidelim kızımız uyanmıştır’ dedi. Elini uzattı ve bana gülümsedi
Gülümseyişine karşılık verdim ve koşmaya başladık. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:42 pm | |
| 23. UYANIŞ
(Bella) Eve döndüğümüzde Renesme hala uyanmamıştı. Bir koltukta Renesme diğer koltukta Jacob yatıyordu. Kızımı böyle görmeye alışık değildim. Korkuyla Edward’ a sarıldım. Beni sıkıca sardı.
‘Korkma aşkım o iyi olacak. Sadece başını çarpmış. Yakında iyileşir’ dedi. İçim biraz da olsa rahatlamıştı.
Renesme sayıklamaya başlamıştı. Adeta çığlık atıyordu. Bir şeylerden korkuyor gibiydi.
‘Yapma dur! Jacob…. Jacob!’ diyordu. Yoksa kızım git gide Jacob’a bağlanıyor muydu?
Birden sıçrayarak uyandı ‘Jacob!’ dedi. Uyandığını fark ettiğim de hemen yanına gittim.
‘Sakin ol kızım. Her şey geçti. Sen ve Jacob iyisiniz’ Renesmeye sarıldım. Güzel gözleri yaşlara boğuldu. Son gördüğü şeyin acısını içinden atmaya çalışıyordu. Ağladığı için oldukça şanslıydı.
Eğer bir insan olsaydım ben de ağlardım. Kızımın üzüldüğünü görmek içimi parçalıyordu. Onun ağlamasına dayanamıyordum.
‘Anne üzgünüm. Ben yapamadım. Jacob’u koruyamadım. O kız onu öldürmek istedi’ dedi. Artık daha fazla konuşamıyordu. Gözlerindeki yaşlar ve boğazındaki hıçkırıklar susmuyordu.
Jacob sesini duydum ‘Ağlama küçük kız. Bak ben iyiyim’ Renesme kollarımdan kurtulup Jacob’a koştu ve onun boynuna sarıldı.
‘Jacob iyisin’ dedi. Onu sıkıca sarıyordu. Edward buna sinirlenmişti. Yanına gidip onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
Yanına gittim. Tek elimle beline sarıldım. Bunu hissettiğinde o da bana sarıldı. Yanağıma küçük bir öpücük kondurdu. Onu sakinleştirmek için kulağına fısıldadım
‘Sakin ol aşkım. Kızımız küçük bir çocuk değil artık ‘ dedim. Hala sinirliydi. ‘Ama onu öyle görmek beni deli ediyor. Ne kadar büyümüş ve zeki olsa da buna katlanamıyorum. Sonuçta ben bir babayım’ dedi.
Edward gülmeye başladı. Galiba yine düşüncelerde gördüğü bir şeye gülüyordu. Eğildi ve kulağıma fısıldadı.
‘Anlaşılan tek kıskanç ben değilim. Emmet yerinde duramıyor. Düşünceleri çok canice ve çocukça. Bu çocuk hiçbir zaman büyümeyecek ‘ dedi. Emmet’ a baktı ve güldü. Bu Emmet’ı sinir etti. Edward’a düşmanca baktı ve sessizce söylendi.
‘Ufaklık aklımdan çık! Yoksa aynı şeyleri sana da yaparım’ dedi. Rose Emmet’ a baktı. Galiba konuşmaları bir tek o duymuştu ki onu sakinleştirmek için ona sarıldı ve dudağına aşk dolu bir öpücük kondurdu.
Rose Emmet’ ı gerçekten iyi tanıyordu. Emmet biraz olsun sakinleşti. Şimdi herkes iyi ve mutluydu…
Jacob ve Renesme birlikte oturuyorlardı. Karşı koltukta Alice ve Jasper vardı. Alice ve Renesme yapacakları doğum gününden bahsediyorlardı. Jasper ve Jacob da bezbol maçlarından konuşuyorlardı.
Emmet çocuk gibi mızmızlanıp Rose sinir ediyordu. Sam onu oldukça rahatsız ediyordu.
Carlisle ve Esme kasabayı incelemek için küçük bir geziye çıkmışlardı.
Yasemin de Sam’ e buraların nasıl olduğunu anlatıyordu. Edward bahçede beni bekliyordu. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacımız vardı. Gizlice yanına gidip yanağına küçük bir buse kondurdum.
‘Hoş geldin aşkım. Gidelim mi?’ dedi. Onaylarcasına başımı salladım.
‘Nereye gidiyoruz Edward?’
‘Yasemin buradalar da güzel bir nehir olduğunu söyledi. Ben de bakmak için söz verdim aşkım’ dedi.
Edward biraz tedirgindi. Bunu belli etmemeye çalışsa da bunun hissediyordum. Nehire kadar ikimizde konuşmadık.
Nehir geniş vadileri ve dağların arasından geçip şelaleye dönüşüyordu. Önünde kocaman bir göl vardı.
‘Burası gerçekten çok güzelmiş Edward’
‘Sen her şeyden daha güzelsin hayatım’ dedi. Elleri belimi sardı. Konuşmaya devam etti.
‘Bella tedirgin olduğunu biliyorum ben de öyleyim. Luci denen kızın geri gelme olasılığı var ve bunu engelleyemem. Düşüncelerini okudum’ duraksadı ve gülümsemeye çalışarak devam etti.
‘Aslında korkulacak bir şey yok. 5gün sonra Renesme ölümsüz olacak ve büyümesi duracak. Bizim gibi o da güçlü olacak ama ne olacağını bilemeyiz. Carlisle ile konuştum. O da benim gibi düşünüyor. Yeniden başlama zamanı geldi aşkım’ dedi.
Yeniden başlamak zordu. Ailem, evim, Forks, orman, çayırımız… Her anımız oradaydı. Bırakıp gitmek zor olacaktı.
‘Bella üzgünüm ama bu gerekli. Renesme’nin doğum gününden sonra buraya taşınacağız. Carlisle ve Esme bunu ayarlamak için uğraşıyorlar. Yasemin de bize yardımcı olabilir. Carlisle onu ailemize davet edecek. Belki de yeni bir kardeşimiz olur ne dersin?’ dedi. Bu duyduğum en iyi haberdi aslında
‘Bu çok güzel olur Edward.’dedim ve ona sarıldım.
Dudakları beni susturmuştu. Ona karşı gelmek neredeyse imkansızdı. Beni hiç bilmediğim bir tutkuyla öpüyordu. Galiba ayrılığın en iyi yanı bu omlaydı.
Dudakları yavaşça boynuma kaydı. Elleri gömleğimin üzerindeydi. Onu durdurmak oldukça zordu.
‘Edward dur! Burası bunun için uygun değil. Biraz sabretmelisin’ dedim. Bunu söylediğime ben bile şaşırıyordum. Çünkü bunu söyleyen hep o olurdu.
‘Haklısın aşkım. Neyse eve döndüğümüzde bunun acısını çıkartırız ‘ dedi.
‘Hadi geri dönelim artık. Bizi merak ederler. Hiç birine haber vermedik. Hem Renesme’ yi merak ediyorum’ dedim. Gülümsedi.
‘Bence de gitmeliyiz biraz sonra olacakları kaçırmanı istemem’ dedi. Ne dediğini anlamamıştım
‘Ne gösterisi bu?’
‘Gidince görürsün aşkım. Bence bunu görmelisin’ şimdi iyice meraklanmıştım. Bir an önce eve varıp bunu görmek istiyordum. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:43 pm | |
| 24. KAVGA part1
(Not: Arkadaşlar yazdıklarım Emmet’ın düşünceleri olduğu için kelimeler kaba ve hatalıdır. Bunun için özür dilerim.)
(Emmet)
Ona sinir oluyorum. Meleğim sürekli onu koruyordu. Arkadaş olduklarını söylese de o salak Rose’m için böyle düşünmüyordu. Bundan eminim. Arkadaşlık bahanesiyle meleğime asılıyordu. Of ya nereden çıktı bu geri zekâlı. Bıktım artık ondan.
Onu bu sefer öldüreceğim. Of ya ama bunu yapamam meleğime söz verdim. Neyse nasıl olsa Rose’ye asılacak. İşte o zaman öldürebilirim. Önce onun kafasını kopartırım. Sonra da parçalarını aslanlara veririm. Parçalanışını izlemek çok eğlenceli olur.
Edward bana bakıp gülüyordu. Aptal şey yine düşüncelerimi okuyordu. Kimse bu çocuğa saygının ne demek olduğunu öğretmemiş mi? böyle saygısız olması şart mı? Sinir bozucu şey.
Sessizce ‘Ufaklık aklımdan çık! Yoksa aynı şeyleri sana da yaparım’ dedim ama Rose beni duymuştu. Of sesimi kontrol edemiyorum. Artık iyice sinirleniyordum. Bugün dünyanın tek derdi ben miydim ya. Ne bu böyle kardeşim. Ne biçim adalet bu. Oooof offff…..
Meleğim beni sakinleştirmek için bana sarıldı ve dudağıma aşk dolu bir öpücük kondurdu. Hazırlıksız yakalanmıştım ama… Amaaan olsun. Meleğimin öpücüğü beni baştan çıkarıyordu.
Ah bu kız işini nasıl da biliyor. Beni sakinleştirmenin kesin yolunu nasıl da biliyordu. Rose’da az değil ama. Küçük bir kahkaha attım. O da bana gülüyordu
‘Ah meleğim seni çok seviyorum’ dedim. Bana gülümsedi. ‘Bi de şu salak olmasa’ Rose bana kızdı.
‘Şu argo kelimeleri kullanmasan olmaz sanki. Beni deli ediyorsun’ dedi. Ellerimden kurtulup bana sırını döndü. Bunu yapması beni oldukça üzüyordu.
‘Hadi ama meleğim yapma böyle. Tamam özür dilerim sustum’ dedim. Onu sıkıca sardım.
Etrafa baktım. Sam denilen salak Yasemin’le konuşuyordu. Aman orada dursun Rose’n yanına yaklaşmasın.
Hay benim dilimi eşek arısı soksun. Neden boşboğazlık yapıyordum. Şimdi yanımıza yaklaştı. Rose kollarımdan ayrılıp kıyafetini düzeltti.
O salağa gülümsüyordu. Of Rose Offf….
‘Selam Rosalie. Uzun zamandır görüşemedik. Görmeyeli daha da güzelleşmişsin.Nasılsın bakalım?’ dedi. sinirden küplere binme zamanıydı. O geri zekalı benim meleğime mi asılıyordu
Sakin ol Emmet sakin ol ! Rose söz verdin unutma diyerek içimden sayıklıyordum. Lafa atlayıp onu sinir edebilirim.
‘İyi canım iyi. Benimleyken oldukça iyi. Ayrıca o hep güzeldi’ dedim. Rose bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Galiba bana kızmıştı. Ama napabilirim ki? O aptal beni deli ediyor.
‘Emmet bu iki oldu. Bir daha bunu yaparsan seni öldürürüm’ dedi kulağıma. Sam bunu duymamıştı. Bir kahkaha attım. Sam şaşkınca bize bakıyordu.
‘Evet Emmet’ın da dediği gibi gayet iyiyim. Sen nasılsın Sam’
‘Ben de iyiyim. Bıraktığın gibi işte. Emmet sen nasılsın?’ dedi. bu ukala dümbeleği benimle nasıl böyle konuşurdu. Hangi cüretle.
‘İyiyim Sam. Hem Rose ile evlenen biri ki bu ben oluyorum kötü olma ihtimali var mı?’ dedi. Rose’n sinirleri oynamıştı. Sinirlenince gerçekten çok da tatlı oluyordu. Aynı yırtıcı bir kaplan gibi.
Yaramaz bir çocuğun zaferi vardı üzerimde. Rosalie’ye gülümsedim.
Rose bana ‘Emmet!’ diye bağırdı. Sam fena bozulmuştu. Ben büyük bir kahkaha attım. Herkes şimdi bize bakıyordu.
‘Ne var meleğim. Şurada sohbet ediyoruz Sam ile’ dedim. Hala gülüyordum.
‘Sen ona bakma Sam. Her zamanki Emmet’ dedi Rose. Meleğim beni deli etmeye yemin mi etmişti çok merak ediyorum. kıskandığımı bildiği halde neden böyle yapıyordu. Of meleğim Oooof..
‘Önemli değil Rose. Ben alıştım artık. Hala anlamıyorum Rosalie. Bunun gibi güç budalasıyla nasıl evlendin sen?’ dedi. Bunu bana mı demişti. Kesinlikle ölüm fermanını imzalamıştı. Ben meleğime verdiğim sözü tuttum. Şimdi onu öldüreceğim ve buna Rose bile engel olamayacak….
(Rosalie) part2
‘Önemli değil Rose. Ben alıştım artık. Hala anlamıyorum Rosalie. Bunun gibi güç budalasıyla nasıl evlendin sen?’ dedi. Buna inanamıyorum. Bu sefer Emmet’ı durduramayacaktım. Ah Sam ne yaptın sen.
Emmet Sam’in üzerine yürümeye başladı. Korktuğum başıma gelmişti.
‘Sen son duanı etsen iyi olacak çünkü birazdan cehenneme gideceksin ‘ dedi. Durum sandığımdan da korkunçtu.
Sam de en az Emmet kadar delidir. Asla vazgeçmez. Geçmişimiz de buna çok nadirde olsa rastlamıştım. Sam cevap verme de gecikmemişti. Bu iş gittikçe uzuyordu.
‘Senden korkan senin gibi olsun aptal ’dedi ve ormana doğru koşmaya başladılar.
Bu sırada Edward ve Bells gelmişti. ‘Edward bir şey yapın! Durdurun onları’ diye bağırdım. Biz de peşlerinden gittik.
Gittiğimiz de gördüğümüz şeyler hiç de iç açıcı değildi. Koca bebeğim hiçbir zaman söz dinlemiyordu. Birbirlerini öldürmek için uğraşıyorlardı. Bu çok sinir bozucuydu.
‘Emmet kes şunu!’ beni dinlemiyordu. Elindeki kalın bir dalı Sam’ e fırlattı. Sam bundan kurtulmuştu.
‘Sam bari sen dur lütfen!’ dedim ama o da beni dinlemiyordu. Jasper dan yardım istemeliydim.
‘Onları sakinleştir Jasper lütfen’ dedim. Sesim yalvarırmış gibi çıkıyordu.
Durdular. İkisi de karşı karşıya ağaca dayanmışlardı. Aralarında 3 metre vardı. Emmet bağırmaya başladı.
‘Jasper şunu yapmayı kes yoksa bundan kurtulur kurtulmaz seni öldürürüm’ dedi. jasper karşılık vermek de gecikmedi. ‘Sen öyle zannet ağabeycim. Seni bekliyor olacağım’ dedi. Emmet bu durumda bile kavga düşünüyordu. İkisinin ortasına geçtim ve bağırmaya başladım.
‘İkiniz de bugün çocuk gibi davrandınız. Sam en azından senden beklemezdim’
‘Ama Rose_’ dedi. Sam’in sözünü kestim.
‘Bahaneler umrum da değil. Siz ikiniz geçinmeyi öğrenene kadar ikinizle de konuşmayacağım’ dedim. İkisi de benim susmamdan nefret ederlerdi. Bu onlara iyi bir cezaydı.
‘Ama meleğim_’ dedi. Emmet’ın sözünü de kestim. Artık bahanelerden sıkılmıştım.
‘Aması falan yok Emmet. Ne zaman büyüyeceksin sen? Senle de konuşmayacağım Emmet. Artık bunu kafana sok tamam mı? Sam benim sadece eski bir arkadaşım ‘dedim eskiyi vurgulamıştım. Oldukça kızgındım.
‘Özür dilerim Rosalie. Haklısın böyle olmamalıydı. Şimdi gidiyorum hoşça kal. Beni affedene kadar geri gelmeyeceğim’ dedi.
‘İyi fikir’ dedi Emmet. Artık sinirden deli oluyordum. Carlisle yanımıza geldi.
‘Emmet yine ne yaptın oğlum. Sam Renesme’nin kurtulması için elinden geleni yapmıştı. Sana çok kızgınım. Her yaptığını affederim ama bu sefer sınırı aştın ve Rose’da üzdün’ dedi. En sonunda benim gibi düşünen biri.
Emmet oldukça üzgündü. ‘Özür dilerim baba. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım’ dedi. Pişman olduğu anlaşılıyordu ama onu kolay kolay affetmeyeceğim. Biraz burnu sürtmeliydi.
‘Peki öyleyse. Bu kadar şamata yeter. Sam dan özür dileyeceksin bu konu da burada kapanacak’
Emmet Sam’ e baktı. ‘Özür dilerim’ dedi. Bunu nefretle söylemişti. Yine de anlaşmasın diye numara yapıyordu. Sam’in tepkisi de aynıydı.
‘Önemli değil. Her neyse bende özür dilerim. Benim gitmem gerek. Daha sonra görüşürüz Carlisle’ dedi. ,
Sam bana üzgün bir şekilde baktı. Yüzümü çevirdim çünkü oldukça kızgındım. Arkasını döndü ve koşarak uzaklaştı.
‘Hadi çocuklar gitme vakti’ dedi ve ormandan ayrılarak eve doğru koşmaya başladık…… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:44 pm | |
|
25.DÖNÜŞ (Bella)
Edward’ın dediği kadar varmış. Emmet gerçekten Rose çok seviyor olmalı ki onu bu kadar çok kıskanıyor. Carlisle bize sesleniyordu ‘Hadi çocuklar gitme vakti geldi’ dedi. Edward yanıma geldi ve elimi tuttu.
‘Eve dönmeye hazır mısın sevgilim?’ dedi. tabiî ki hazırdım. Hep bunu hayal etmiştim.
Eve doğru koşmaya başladık. Eve vardığımızda yukarı çıkıp eşyaları toparladım. Aşağı indiğimde herkes beni bekliyordu. Carlisle önemli bir kararını açıklayacaktı. ‘Evet herkes geldiğine göre başlayabilirim. Yasemin Renesmee’nin bulunmasına çok yardımcı oldun. Ayrıca senin sayende Rosalie geçmişten dönebildi. Ailem adına yardımların için çok teşekkür ederim’ dedi. ‘Bunun hiçbir önemi yok. Size yardım etmek benim için büyük bir zevkti’ dedi Yasemin. Carlisle konuşmaya devam etti.
‘Bella bize yalnız yaşadığını, bir aileye katılmak istediğini fakat böyle bir aile bulamadığını söyledi. Eğer kabul edersen senide ailemizde görmek isteriz’
Yasemin buna çok sevinmişti. ‘Bunu gerçekten çok isterim. Beni ne kadar mutlu ettiğinizi anlatamam’ dedi. artık ailemize yeni bir üye daha katılmıştı. Yasemin’i gerçekten çok seviyordum. Onunda bir Cullen olması gerçekten güzeldi.
Herkes Yasemin’e sarıldı. Emmet hemen yeni kız kardeşi ile uğraşmaya başladı. Şimdi ise Forks’a nasıl gidileceği konuşuluyordu.
‘Biz Volvo ile gideriz’ dedi Edward. Jazz konuşmaya başladı ‘Bizde bizim arabayla gideriz’ dedi. Rosalie Jazz’ın sözünü kesti.
‘Bende sizinle geliyorum’ dedi. Galiba Emmet’a hala kızgındı. Emmet konuşmaya başladı. ‘Ama meleğim’ dedi. Carlisle Emmet’ın omzuna dokundu.
‘Tamam oğlum sen ve yasemin bizimle gelirsiniz ‘ dedi. Şimdi herkes yola çıkmak için hazırdık.
Ben, Edward, Renesmee ve Jacop Volvo’ya bindik. Zaten ayrılmaz dörtlü gibiydik. Yola çıkar çıkmaz Renesmee ve Jacop uyudular zaten zor bir gün geçirmişlerdi. Renesmee ve Jacop’un üzerine bir battaniye örttüm. Edward elimi tuttu.
‘Aşkım onlar üşümezler bunu sende biliyorsun’ dedi. Ona gülümsedim.
‘İkisi de yarın insan Edward. Hem bunu anlayamazsın aşkım. Sen nasıl Renasmee’yi babası olduğun için kıskanıyorsan ben de annesi olarak onun için endişeleniyorum’ dedim. Beni kendine doğru çekti başımı omzuma yasladım ve saçlarımı öptü. ‘Anlayışlı aşkım benim’ dedi. Onu çok seviyordum. Forks’a varana kadar konuştuk. Ondan ayrı kaldığımız beş ay neler yaptığımızı anlattım. Öğrendiğim dilleri yeni arkadaşım Yasemin’i ve bana zorla öğrettiği dans hareketlerini anlattım. Neredeyse Forks’a gelmiştik.
Araba yavaşladı. Artık evimize gelmiştik. Biz yola geç çıktığımız için herkes bizden önce eve gelmişti. Burayı o kadar çok özlemiştim ki içeri girdiğimde Rose hala kızgındı. Emmet ise üzgündü. Renesmee hala uyuyordu. Jacop uyandığında eve gitmişti. Billy çok özlemiş olmalıydı. Edward Renesmee’yi kucağına alıp içeriye taşıdı. Esme içeriden Edward’a sesleniyordu. ‘Edward Renesmee’yi odasına yatır. Zaten çok yorgun. Bu gece burada kalsın’ dedi. Edward Renesmee’yi odasına çıkarttı ve yatırdı. Bense aşağıda Edward’ın dönmesini bekliyordum. Alice yanıma geldi.
‘İyi eğlenceler Bella’ dedi. Hiçbir şey anlamamıştım. Edward merdivenlerden inip yanıma geldi ve Alice kızdı.
‘Alice!!’ dedi.Dediklerinden hiç bir şey anlamıyordum. Edward’a baktım.
‘Edward ne oluyor’ dedim. Elimi tuttu.
‘Yok, bir şey aşkım. Her zaman ki Alice işte’ dedi ve Alice kızgın bir bakış attı. Alice bana bakıp göz kırptı. Edward elimden tutup ormanın içine sürükledi.
‘Aşkım istersen avlanalım’ dedi. Haklıydı biraz acıkmıştım. Avlanmak için iç güçlerimi serbest bıraktım ve bir dağ aslanın kokusunu aldım. Galiba bugün şanslıydım. Edward’a bir dağ aslanı buldu. Yanıma geldi ve dağılan saçlarımı topladı.
‘Doydun mu aşkım?’ dedi. Elini belime sardı ve beni kendine yaklaştırdı.
‘Evet aşkım’ dedim. Bir eliyle yüzümü okşadı. Diğer eli hala belimdeydi. Bana gülümsedi.
‘Evimize gitmeye hazır mısın aşkım?’ dedi. Böyle söylemesi hiç hayır değildi.
‘Evet aşkım hazırım’ dedim. Onun oyununu bozmak istemedim. O kadar hevesliydi ki ona kıyamadım. Beni kucağına aldı ve koşmaya başladı. Zaten evin yakınındaydık galiba bu bile oyunun parçasıydı.
Eve gelmiştik ve ben hala Edward’ın kucağındaydım. Anahtar ile kapıyı açtı ve beni yere indirdi. Birkaç adım yürüdüm ve gördüklerim beni hiç şaşırtmamıştı ama mükemmel duruyorlardı……….. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:46 pm | |
|
26.DANS
(Bella)
Yerlerde güller ve en sevdiğim çiçeklerle süslenmişti. Kokulu mumlarda tam beni zevkime göreydi ve çalan şarkı bizim şarkımızdı. Edward elimden tutup beni içeri, salonun tam ortasına götürdü. Şömine yanıyordu. Birden sandalyenin üzerindeki elbiseler dikkatimi çekti. Edward bana bakıyordu. Galiba beni seyrediyordu. Bunu çok sık yapardı(ayrılmadan önce). Edward’a baktım. ‘Bunlar ne aşkım’ dedim. Belime sarıldı ve beni kendine yaklaştırdı.
‘Galiba biri Alice senin dans etmeyi öğrendiğini söylemiş. O da bizim için eve hoş geldin hediyesi hazırlamış aşkım’ dedi ve bana elbiseyi uzattı.
Elbiseyi incelemeye başladım. Kan kırmızısı renginde askılı bir elbiseydi. Uzunluğu dizlerimin on santim aşağısındaydı kalçama doğru yaklaşık 30 santim derinliğinde bir yırtmacı vardı. Elbise gerçekten güzeldi. Edward bana bakıyordu. Galiba yorumumu merak ediyordu.
‘Bu gerçekten çok güzel bir elbise’ dedim. Galiba bunu giymemi isteyecekti. Düşüncelerini okuyamasam da bunu tahmin etmek zor değildi. ‘Denemek ister misin aşkım? Bence sana çok yakışacak’ dedi. Artık tarzımı değiştirdiğime göre Edward’ı etkilemek için iyi bir yoldu. Odaya gidip elbiseyi giydim. Aynamın yanında kıyafetin diğer parçaları duruyordu. Parlak siyah topuklu bir ayakkabı ve makyaj malzemeleri vardı. Galiba bunları da Alice hazırlamıştı.
Şimdi hazırlığımı tamamlamıştım. Son kez aynaya baktım ve saçlarımı topuz yaptım. Bu saç modelini pek sevmesem de elbiseye gerçekten çok yakışıyordu.
Odadan çıktığımda Edward bana bakıyordu. Etkilenmişe benziyordu. Ben odada hazırlanırken o da takım elbise giymiş beni bekliyordu. Bana yaklaştı ve elini uzattı.
‘Hanımefendi. Bu dansta bana eşlik eder misiniz?’ dedi. Gerçekten çok asil bir kocam vardı. Ona gülümsedim ve havada ki elini tuttum.
‘Tabi ki beyefendi’ dedim. Birden müzik değişti. Bu müzik gerçekten çok güzeldi. Edward bir eliyle belimi kavradı ve beni kendine doğru çekti. Diğer eliyle de elimi tutmuştu.
‘Bakalım tangoyu ne kadar iyi öğrenmişsinin’ dedi. Ona küçümser bir bakış attım.
‘Kim daha iyi dans ediyor göreceğiz bakalım’ dedim. Bana gülümsedi ve kendini bana daha da çok yaklaştırdı.
Müzik şimdi başa dönmüştü. Dans etmeye başlamıştık. Yasemin’in verdiği derslerle gerçekten iyi dans ediyordum.
Adımlarımız müziğe eşlik ediyordu. Bedenlerimiz dansın tutkusuna kapılmış adeta yanıyordu. Galiba tango bu yüzden aşkın ve tutkunun dansıydı. Beni her an kendine daha da çok yaklaştırıyordu.
Edward’la dans etmek gerçekten büyüleyiciydi. Beni kendi etrafımda döndürdü ve kendine daha da çok yaklaştırdı. Elimi tutan eli saçlarıma kaydı ve saçlarımda ki tokayı çıkardı. Şimdi saçlarım omuzlarıma dökülmüştü.
‘Seni özledim’ dedi ve eliyle yüzümü okşamaya başladı. Tenime değdiği her yer yanıyordu.
‘Bende seni özledim’ dedim. Yüzümdeki elini tuttum ve kokusunu içime çektim. Yavaşça yüzüme yaklaştı. Nefesini yüzümde hissedebiliyordu. Bu uzaklığa daha fazla dayanamadı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve tutkulu bir şekilde öptü. Öpücüğü beni ilk kez öptüğü gibiydi(vampir oluşumdan sonra ilk öpücüğü). Çekingen, masum, tutkulu ve arzuluydu.
Dudakları boynuma, diğer eli ise elbisemin askısına kaydı. Bir an geri çekildi. Onu kravatından yakaladım ve kendime çektim. Dudaklarım onunkilerle buluşluğunda gözlerindeki tutkuyu fark ettim. Onu öperken kravatını çözdüm ve ceketini çıkardım. Aslında yırtmak daha kolaydı ama böylesi daha zevkliydi. Ellerim gömleğinin düğmelerine kaydı. Yüzüme bakıyordu ve gülümsüyordu. O bunlara alışkın değildi. Bunu insanken onu arzuladığımda yapardım. Ama daha sonra böyle şeylere ihtiyacım olmamıştı. Çünkü o zaten benimdi ama bu ondan hoşlanıyordu.
Onu etkilemek benim için çocuk oyuncağıydı. Kendini bende kaybediyordu. Gömleğini çıkardığıma elim onun muhteşem teninde geziniyordu. Onu koltuğa doğru ittirdim. Koltuğa oturdu ve elimden tutup beni de koltuğa çekti. Aslında oturmamız gerekmezdi ama bu iş git gide daha eğlenceli hal alıyordu. Şimdi dudaklarımı yakalamıştı. Beni etkilemeye devam ediyordu. Tabi bu konuda benim kadar başarılı değildi. Konuşmak için kendini geri çekti.
‘Galiba ayrılığın en iyi yanı bu ne dersin?’ dedi ve gülümsedi. Beni koltuğa yatırmıştı o da üzerimdeydi. Ellerim onun belinde geziniyordu.
‘Bilmem buna sen karar ver’ dedim. Galiba daha fazla konuşması gerekmeyecekti. Sonuç ortadaydı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Elbise hala üzerimdeydi. Edward bundan rahatsız olmuşa benziyordu. Ona kalsa onun yanında hiçbir şey giymeme gerek yoktu.
Elbise çıkarttı ve elleri tenimde gezmeye başladı. Tek söylediği ‘muhteşem’ dedi. Dudaklarım yaramaz bir çocuk gibi onu susturdu. Bedeni üzerime bastırdı. Galiba bu gece hiç bitmeyecekti…………
Arkadaşlar ben Elif’in kardeşi Yasemin…. Ablam düğüne gittiği için bölümü ben koyuyorum……….. O gelince sorularınızı cevaplıcak iyi okumalar….. 27. bölüm birazdan gelicek………. Yorumlarınızı bekliyorum……….. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:47 pm | |
| 27.SÖNMEYEN ATEŞ(Bella) Bir an kendisini geri çekti ve konuşmaya başladı.
‘Beni büyülüyorsun Bella. Aklımı başımdan alıyorsun’ dedi ve gülümsedi. Bende gülüşüne karşılık verdim.
‘Bu kötü bir şey mi?’ dedim. Onu büyülemek hoşuma gidiyordu.
‘Hayır aşkım’ dedi. Yanımdan kalktı ve beni de kaldırdı. Koltuğun yanında ki battaniyeyi üzerimize örttü. Ona sıkıca sarıldım ama ne yaptığını anlayamamıştım.
‘Sana göstermek istediğim bir şey var’ dedi. salon oldukça büyüktü. Salonun en uzak köşesinde şömine yanıyordu. Hemen önünde etrafı güllerle süslenmiş bir yer yatağı vardı. Yanında ise bir şişe şarap ve iki kadeh vardı. Şaşkındım.
‘Bunlar ne Edward. Senin içki içtiğini bilmiyordum’ dedim. Belimi kavradı ve beni kendine çekti.
‘Aslında pek sevmem ama bu gerçekten güzel. Sarhoş olmak çok eğlenceli’ dedi gülüyordu.
‘Nasıl yani? Sarhoş olmak mı?’ dedim. Kafam karışmıştı.
‘Teorik olarak evet. Sarhoş olursun ama bizde etkisi dört saat sürüyor ve bunu görmek istedim’ dedi. Biraz açık konuşsa ölürdü sanki. Kelime oyunlarını çok seven bir kocam vardı.
‘Neyi görmeyi aşkım’ dedim. Elimden tutup beni yatağa oturttu. Ona sarıldım.
‘Seni her halinle gördüm. Uyurken, yemek yerken , utanırken (bunu söylerken gülüyordu) ama seni sarhoş olarak görmedim. Çok ahlaklı bir eşim var’ dedi. Bu sözcüğü söylemesi hoşuma gitmişti.
Kadehlere içkileri koydu ve bana uzattı kadehleri tokuşturduğumuzda ‘Hiç Bitmeyecek Sonsuz Aşkımıza’ dedi ve ilk yudum içtim. Tadı çok tuhaftı. Baş döndürücü tadı vardı. Alkolün damarlarımda akışını hissettim. Edward yorumumu bekliyordu.
‘Bu gerçekten farklı’ dedim. Edward’ın yüzünde kocaman bir gülümse oluştu. Edward’a sarıldım.
Kadehler bir bir bitiyordu. Her biten kadehte daha da çok sarhoş oluyorduk ama bu sarhoşluk insanlık gibi değildi. Alkolü sadece damarlarımızda hissediyorduk.
Yüzümü görebilmek için çenemi kaldırdı. Bana bakıyordu. ‘Özür dilerim Bella. Bunu yapmamalıydım biliyorum. Sana söylemeliydim ama’ dedi. Tam konuşmaya başlayacaktım ki parmakları dudaklarımı susturdu. ‘Lütfen bitirmeme izin ver aşkım’ dedi ve söz sırası bana gelene kadar susmaya karar verdim.
‘Bana inanmalısın Bella. Ben o kızı hatırlayamadım. Sadece o Luci diye bir isim hatırladım. Görüntüsü bile net değildi’ dedi. Biliyordum sonuna kadar dinleyecektim ama dayanamadım.
‘Peki, ormanda kalkanın içinde gördüklerin’ dedim. Bir an aklıma kalkanın içinde ki görüntüler geldi. Edward Luci’ye onu çok sevdiğini, onu istediğini ve sonsuza kadar onunla olacağını söylüyor ve sonunda onu tutkulu bir şekilde öpüyordu. Dudakları yavaşça boynuna kayıyordu. Birden irkildim. Devamını düşünmek istemiyordum.
‘Bilmiyorum aşkım. Ama o hatırladıklarım sanki bana ait değil gibiydiler. Bak Bella ayrı kaldığımız zamanda çok düşündüm. Geçmişi, olanları ama Luci ile ilgili başka anı bulamadım. Bu çok karmaşık. Sen benim her şeyimsin Bella. Senden başka hiç kimseyi sevmedim. Eğer sevseydim unutmazdım ama bilmiyorum. Şu an sana bunları anlatmam oldukça zor ama bilmeni istediğim tek şey şu; Ben bir tek seni sevdim ve sonzuza kadar da seni seveceğim. Hayatımda senden başka kimse olmayacak’ dedi. Eliyle yüzümü okşuyordu.
‘Ben çok şanslıyım Bella. Ben seni bulduğum için çok şanslıyım. Sen benim o karanlık ve ölmüş olan kalbimi ay ışığı gibi aydınlattın ve bir yaşam verdin. Bu da yetmedi bana kalbini verdin ve beni sevdin. Bir canavarı sevdin. Daha sonra dünyalar güzeli bir meleği dünya’ya getirdin. Onun için son nefesini verdin. Ben bunları hak edecek ne yaptım bilmiyorum ama SENİ SEVİYORUM Bella. Seni her şeyden çok seviyorum Aşkım’ dedi ve beni tutkulu bir şekilde öptü.
‘Geçmişin ne olursa olsun seni sonsuza kadar seveceğim Edward. Seni seviyorum’ dedim.
Alkol artık damarlarımızda dolaşıyor bizi kendimizden geçiriyordu. İkimizde sarhoş olmuştuk ama bu alkol yüzünden değildi. Bizi sarhoş eden aşktı. Onu her şeye rağmen çok seviyordum.
Tenime dayanamıyordu. Ben onun için bir eroin gibiydim. Bana bağımlıydı, bensiz yaşayamıyordu. Onun bilmediği tek şey ise benimde bunları o için hissetmemdi. Bende onsuz yaşayamayacak kadar ona bağımlıydım…. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:48 pm | |
|
28. Gerçek Aşk (Rosalie)
Ona hala kızgındım. Bana söz vermesine rağmen Sam ile kavga etti. Anlamıyorum onla ne alıp veremediği var. Ben zaten onunum. Bu kadar fazla kıskanmasına ne gerek var. Sam ile arkadaş olamaz mı? bir an için şiddeti bir kenara bırakamaz mı?
Eve geldiğimiz de Edward’lar hariç herkes evdeydi. Emmet evin önüne bakan salonun camından bize bakıyordu. Yüzünde üzgün bir ifade vardı.
Onunla konuşmaya hazır değildim. Bu yüzden Alice ve Jasper eve girerken onlara ormana gideceğimi söyledim.
O kadar hızlı koşuyordum ki nereye gittiğimi ben bile bilmiyordum. Koşmak bana iyi geliyordu. Böylece düşüncelerimi unutup rahatlıyordum.
Acıkmıştım. Uzun süredir avlanmıyordum. Önce karnımı doyurdum ve bir ağacın dalına oturdum. Şimdi eve geri dönemezdim. Eğer gidersem söyleyeceğim sözler onu kırabilirdi. Biraz sakinleştikten sonra geri döndüm.
Eve döndüğümde kimse yoktu. Bir tek Renesme vardı. O da odasında mışıl mışıl uyuyordu. Galiba diğerleri avlanmaya gitmişlerdi.
Odama çıktım ve sıcak bir duş aldım. Böylece biraz daha sakinleşmiştim. Saçlarımı kurularken birden kapı çalındı. Bu Emmet olmalıydı.
‘Girebilir miyim?’ dedi. Cevap vermedim. Eğer konuşursam kalbini kırabilirdim. Hem o cezalıydı. Yanıma yaklaştı. Kızgın bir şekilde arkamı döndüm
‘Hadi ama meleğim yapma böyle konuş benimle. Özür dilerim!’ hala konuşmamakta kararlıydım.
‘Meleğim konuş benimle. Susma lütfen susma!’ dedi. Sesi ağlamaklıydı. Yine de cevap vermedim. Ben sustukça o daha da kötü oluyordu. Ona ne kadar kızarsam kızayım böyle olmasına dayanamıyordum.
Yüzünü görmek için önüme döndüm ve konuşmaya başladım. Yüzü çok üzgündü ama ben ona çok kızgındım.
‘Neden böyle yapıyorsun Emmet. Senin birileriyle sürekli kavga etmenden nefret ediyorum. Sam benim sadece arkadaşım. Neden bunu anlamak istemiyorsun. O beni nasıl görürse gürsün seni sevdiğimi, senden
başkasını istemediğimi nasıl görmezden gelirsin’ dedim. Artık içimdekileri söylemiştim.
Tekrar arkamı döndüm. Yüzüne bakmak istemiyordum. Çünkü üzülmesine dayanamayıp onu hemen affediyordum. Bu sefer böyle olmasını istemiyordum.
Emmet arkamdaydı. Bana yaklaştı ve o koca elleriyle belim kavradı. Saçlarımın kokusunu içine çekti. Bunu neden yapıyordu. Buna dayanamıyordum. Onu hemen affedecektim. Bunu istemiyordum.
‘Üzgünüm meleğim haklısın. Bu sefer çok ileri gittim. Seni üzmek istememiştim.
Ama sen de beni anla meleğim seni her şey den çok seviyorum. Sana bakmalarına, seni istemelerine deli oluyorum.
Biliyorum sen beni seçtin ve hep benim olacaksın ama ben böyleyim işte. Değişemiyorum, seni sevmekten ve kıskanmaktan vazgeçemiyorum ’ dedi. Saçlarımı öptü ve konuşmaya devam etti.
‘Özür dilerim meleğim. Bir daha bu kadar ileri gitmeyeceğim’ dedim. Kollarından kurtulup yüzünü görebilmek için önüme döndüm.
‘Ben de özür dilerim Emmet. Bu kadar aşırı tepki vermemeliydim ama artık seni biriyle kavga ederken görmek istemiyorum’ dedim. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Ona hızlıca vurdum. Buna biraz şaşırmıştı.
‘Ah koca bebek ah. Biraz uslu dursan ne olur sanki’ dedim. Ellerini tekrar belime sardı.
‘Beni affedeceğini biliyordum meleğim ’ dedi ve beni öptü. Evet haklıydı. Ben ona hiçbir zaman kızamıyordum. Bu koca bebek hiç büyümüyor, sürekli sorun çıkarıp beni üzüyordu. Sonra da bir şekilde kendini affettiriyordu.
Aşağıdan sesler geliyordu. Galiba herkes eve dönmüştü. Aşağıya inip herkese hoş geldiniz demek için kapıya yöneldim. Emmet elimi yakaladı.
‘Hadi ama meleğim’ dedi.
‘Ne var Emmet?’ dedim. Canı yine oyun oynamak istiyordu. Bana pis pis gülüyordu.
‘Sen ne zaman büyüyeceksin Emmet’ dedim ve gülümsedim. Beni kendine doğru çekti ve ellerini belime doladı.
‘Senin olduğum ve seni sevdiğim sürece hiçbir zaman değişmeyeceğim hayatımın anlamı’ dedi ve bunu tutkulu bir şekilde öptü.
Öpücüğüne karşılık verdim. Onu yatağa doğru çektim. Kıyafetlerimi parçaladı. Bunu yapmak hoşuna gidiyordu. Zaman kaybetmeyi sevmezdi. Yatağa uzandım ve onu kendine doğru çektim. Bedeni benim üzerimdeydi.
Dudakları boynuma kaymıştı. Tenime giydiği an hissettiğim duyguyu onun olduğum günden beri hissediyordum. Bu çok güzel ve farklı bir duyguydu.
Bu duyguyu kontrol etmek neredeyse imkansızdı. En az on yıl bu duyguyu kontrol etmeye çalıştık ama başarılı olamadık. Süreç tamamlandığında ve olgun vampirler olduğumuzda bu duyguları kontrol altına almıştık.
Dudakları tekrar dudaklarımı bulduğunda bacaklarımı onun beline doladım. O ben öperken bende onun ipek saçlarıyla oynuyordum. Bu onun çok hoşuna gidiyordu.
Tek seferde kıyafetlerini parçaladım. Şimdi aramızda sınır sayılabilecek hiç bir şey kalmamıştı. Ben yine onundum o da benim. Tenime her deydiğinde beni baştan çıkarıyordu. Zaman sürekli akıp gidiyor ama biz bunun farkına bile varamıyorduk.
Günün ilk ışıkları doğduğunda onu kendimden ayırdım. Bundan nefret ediyordu ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bütün günümüzü burada geçiremezdik. Giyinmek için yanından kalktım. Tekrar elimi yakaladı ve beni yatağa doğru çekti.
‘Yapma Emmet’ dedim ama beni dinlemiyordu. Beni tekrar öptü. Ona karşı gelmek imkansızdı. Elinden zor kurtuldum.
‘Hadi ama meleğim buraya gel’ dedi. yine söylenmeye başlamıştı.
‘Hayır Emmet. Kalk bakalım. Birazdan Renesme uyanır. Daha doğum günü için kızlarla alışverişe çıkacağız’ dedim.
‘’Peki tamam meleğim nasıl olsa bütün geceler benimsin’ dedi ve belimi kavradı. Boynuma küçük bir öpücük kondurdu ve duş almak için banyoya gitti. Ben ise giyinmeye başladım.
Üzerime siyah dar paça bir kot, beyaz saten bir gömlek ve üzerine de siyah bir cepken giydim. Siyah lugan topuklu ayakkabılarımı ve siyah bilekliğimi taktım. Siyah şal ile kıyafeti mi tamamladım.
Saçlarımı taradım ve saçımı topladım. Saç modelimi değiştirmek hoşuma gidiyordu. Son olarak ihtiyacım olmamasına rağmen makyajımı tamamladım. Daha sonra yanıma Emmet geldi.
Üzerine dar beyaz bir sweet ve siyah bir kot vardı. Kıyafetini beyaz Nike ayakkabı ve siyah spor bilekliğiyle tamamlamıştı. Bana uzun uzun baktı ve kocaman gülümsedi.
‘Her zaman ki gibi çok güzelsiniz hanımefendi’ dedi ve beni öptü.
‘ Siz de öylesiniz beyefendi’ dedim. Elimden tuttu ve aşağıya indik…… | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:50 pm | |
| 29 HAZIRLIK
( Bella )
Zaman akıp gitmişti. Onunlayken zaman kavramını zaten yitiriyordu.
‘’ Günaydın aşkım dedi ve beni öptü. Biz hiçbir zaman uyumazdık ama ailemiz insanlar gibi yaşadığı için böyle sözcüklerin anlamı vardı.
‘’Günaydın canım dedim. Ona sarıldım. Ve okusunu içime çektim. O bu anı hiç bozmak istemiyordu ama yapılacak çok iş vardı.
‘’ Gitmeliyiz aşkım hadi hazırlanalım dedim. Elinden tutup onu kaldırdım. Uzun zamandır girmediğim giysi odasına doğru gittim. Dolabı açtığımda Alice’in tüm kıyafetleri yenilediğini gördüm. Daha önceden buna kızardım ama değiştigim için için artık bunu bir önemi yoktu.
Mavi jean bir kot giydim. Üzerine çiçek desenli beyaz bir gömlek giydim. Giydiğim gömlek vücut hatlarıma uygundu. Gömleğim üzerine çiçek desenleri rengine uygun bir ceket giydim. Beyaz spor ayakkabılar ve edward’ın benim için aldığı kolye ve bilkliği taktım. Saçlarımı taradıktan sonra beyaz bir şal ile saçıma taç yaptım. Şimdilik hazır görünüyordum.
Ben hazırlığımı yaparken edward çoktan giyinmiş beni seyrediyordu. ‘’Ne var ? Neye bakıyorsun Edward ? olmamış mı yoksa ‘’ dedim. Bana baktı ve gülümsedi. ‘’ Harika görünüyorsun aşkım. Bugün Alicele ne yapacaksınız?’’ dedi. ‘’ Tüm eğlenceyi ona bırakamam. Bunun için Alice, Rosalie,Esme, ve Yasemin ile birlikte doğum günü alışverişi yapacağız ‘’dedim. Biraz şaşkın bir şekilde bana baktı. ‘’ Kutlamalardan nefret etttigini sanıyordum ‘’ dedi. Haklıydı ama değişmeye başladığımdan beri hayatımda yapmadığım çoğu şeyi yapmıştım. Oda bunu biliyordu. Bana gülümseyerek baktı.
‘’ Beni her zaman şaşırtıyorsun bella’’ dedi ve beni öptü. Elini tuttum. ‘’ Hadi gidelim öyleyse’’ dedim ve koşmaya başladık. Geldigimizde Renesme kahvaltı yapıyordu. Yasemin ailemize yeni katılmıştı ama oldukça rahattı. ‘’ Günaydın herkese ‘’ dedim. Emmet ve Rose televizyon seyrediyordu. Sesimizi duyduklarında yanımıza muftağa geldiler. Carlisle ve Esme zaten mutfakta Renesmeye bakıyorlardı. Alice ve Jazz ‘da hemen arkamızdan gelmiş olmalıydılar. Carlisle mutfakta gazete okuyordu. Gazeteyi kapatıp bize gülümsedi.
‘’ Günaydın çoçuklar. Şimdi benim çıkmam gerekiyor’’ dedi. Masadaki çantayı alarak Esme’nin yanına gitti. ‘’ Akşama görüşürüz hayatım. İyi eğlenceler size ‘’ dedi ve Esme’yi öptü.
Alice bize sesleniyordu. ‘’ Hadi ama kızlar daha çok işimiz var. Renesme’ye kıyafet alacağız. Biz geceye hazırlanacagız. Daha süslemeler var ‘’ dedi. Böyle söyleyince biraz korkutucu görünse de çok eğlenceli olacaktı.
10 kız alışverişe çıkmıştık. Espiriler ve kızkıza sohbetler gerçekten eğlenceliydi. Renesme’ye yeşil ve turuncunun hakim olduğu bir elbise aldık. Daha doğrusu Alice bizim için tasarlamıştı. Bizde gidip Alice’in o meşhur modasından bunları aldık.
Renesme’nin elbisesi dizinin altına kadar uzanıyordu. Askılı elbisenin önündeki yaka V şeklinde hafif açıklık gösteriyordu. Yakanın bittiği yerde güzel taşlar döşenmiş ince bir kemer vardı. Elbisenin alt tarafı kat kat inen tüylerle süslenmişti.
Alice Rosalie kırmıza bir elbise tasarlamıştı. Elbise diz kapağının üstünden başlayarak soldan sağa doğru yan bir şekilde uzuyordu. Üzerinde bulunan dalga motifleri insanı büyülüyordu. Askısız elbisenin üst kısmı bu dalgalarla başlıyor ve sağ tarafı kaplıyordu.
Esme’nin ki turuncu ve kahverenginin birlikte uyum sağladığı bir elbise seçtik. Kendine zümrüt yeşili askısız bir elbise tasarlamıştı. Eteğin uç kısımları kabarıktı. Bu kıyafet ona çok yakışacaktı.
Benim elbisem ise maviydi.açık lacivert tonundaydı. Askılı elbisemin yaka kısmında kare bir taş vardı. Taştan çıkan tüller tüm elbisemin üzerini kaplıyordu. Elbise vücudumu sarıyor ve vücud hatlarımı ortaya koyuyordu. Üzerindeki tül ise tedat bir şekilde tüm elbisemi kaplayacak kadar boldu.
Yasemin’nin kıyafeti oldukça ilginçti. Yasemin böyle şeyleri çok sevdiği için Alice ona hepimizden farklı bir elbise tasarlamıştı.
Gerekli her türlü eşyayı aldığımızda eve geri döndük. Alice tüm erkekleri evden kovdu ve ‘’ üzerinize düzgün bürşey giymeden gelmeyin’’ diye onları uyardı. Bunu özellikle Emmet’a söylüyordu. Çünkü Emmet takım elbiseden ve kravattan nefret ediyordu.
Alice hepimizi ortak giysi dolaplarının olduğu bir odaya götürdü. Burayı en son dügün provasında görmüştüm.
Oda çok aydınlıktı. İçinde bir mağaza doludu elbise vardı. Hepsi çok pahalı markalardan, güzel gösterişli ve ilgi çekiciydi. Odanın diger tarafında kuaförlerde görmeye alışık oldugumuz makyaj masalatı duruyordu. Alice burayı güzellik salonuna çevirmişti. En son gördüğümde bu kadar fazla şey yoktu.
Aldıklarımızı odaya yerleştirdikten sonra evi süslemeye başladık. Renesme’nin pastasını Esme hazırlıyordu. Bu yüzden Renesme’nin mutfağa inmesi yasaktı. Alice Rnesme’yi güzellik uykusuna yatırıp bize yardıma gelmişti. Bir saat sonra herşey hazırdı. Edward ve diğerleri ortada yoktu.hediye almak için Seattle gitmişlerdi. Galiba biraz da oyalanacaklardı. Zaten geri de gelmezlerdi çünkü Alice onları evden kovardı.
Davete tüm kurtadamlar ve vampirler davetliydi. Cullenler sayesinde çoğu aile kurtadamları sevmiş ve onlarla arkadaş olmuştu.
Partiye sadece bir saat kalmıştı. Renesme güzellik uykusundan uyanmıştı. Alice hepimizi tekrar odaya götürdü ve bizi gece için hazırlamaya başladı. | |
|
| |
esin_16 Admin
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 05/09/09 Yaş : 31 Nerden : kütahya
| Konu: Geri: AY IŞIĞI C.tesi Eyl. 05, 2009 10:50 pm | |
| 30. DOĞUM GÜNÜ
Şimdi herşey hazırdı. Aşağıya indiğimizde Edward ve digerleri bizi bekliyordu. Davetliler daha gelmemişti. Hepsi büyülenmiş gibi bize bakıyordu. Emmet bu sessizliği bozdu.
‘’Hepiniz çok güzel olmuşsunuz ama üzgünüm kızlar meleğim daha güzel olmuş ‘’ dedi ve rosalie’ye bir öpücük gönderdi. Jasper hemen karşılık verdi.
‘’ Sen öyle zannet abiciğim. Bence en güzel benim perim olmuş’’ dedi. Şimdi kavga etmeye başlayacaklardı. Carlisle ikisinide susturdu.
‘’ Tamam kesin tartışmayı bu gecenin en güzel kızı Renesme ‘’ dedi. Renesme’ye göz kırptı. ’’ Saol büyükbaba’’ dedi ve ona sarıldı. Herkes eşinin yanına gitmişti. Rosalie Emmet’in yanına, Alice Jasper’ın yanına, ben edward’ın yanına, Renesme Jacob’ın yanına, Esme Carlisle’nin yanına gitmiştik.
Yasemin tek başına kalmıştı. Emmet hemen konuşmaya başladı. Zaten ne zaman susmuştu ki
‘Yasemin yalnız kaldı. Artık oda bir Cullen olduğuna göre onada bir koca bulmalıyız’ dedi. Kahkahalar atıyordu. Yasemin çok sinir olmuştu.
‘Sesini kes Emmet. Ben koca falan istemiyorum’ dedi. Ellerini göğsünde birleştirdi.
‘Hadi ya feminist misin sen kızım. Birde başımıza bu çıktı. Meleğim sen sakın onla takılma. Sonra seni de benzetmeye çalışır. Pis feminist’ dedi. Hepimiz Emmet’a gülüyorduk. Yasemin dahada kızmıştı. Bulduğu ilk vazoyu onun kafasına attı. Emmet onu yakaladı.
‘Iska güzelim. Bana bir şey atabilmen için kırk fırın ekmek yemen lazım’ dedi. Yasemin ona sinir olmuştu. Esme Yasemin’in yanına gitti ve ona sarıldı.
‘Emmet ayıp ama kardeşine böyle davranmamalısın’
‘Özür dilerim anne’ dedi Emmet
‘Hayır canım benden değil Yasemin’den özür dileyeceksin’
‘Peki anne. Özür dilerim feminist kardeşim’ dedi. Emmet hiç rahat durmuyordu. Yasemin Emmet’a gülümsedi. ‘Sorun değil anne. Zamanla abimin yaptığı saçma salak espirilere alışırım herhalde’ dedi ve Emmet’a dil çıkardı.
‘Pist feminist işte’ dedi. Hep birlikte gülüştük. Herşey hazırdı. Davetliler bir bir gelmeye başladı.ilk önce doğum günü pastası kesildi. Kurt adamlar, Charlie, Billy, Sue hepsi büyük bir afiyetle pastayı yemişti. Neredeyse hiç pasta kalmamıştı. Alice müziği değiştirdiğinde tüm çiftleri piste davet etmişti.
‘Bu güzel kızı dünyaya getiren dünya güzeli Bella ve eşini dansı başlatmaları için bekliyoruz’ dedi. Ah Alice iyiki bir dans etmeyi öğrendiğimi biliyordu. Emmet yine gülüyordu.
‘Bella dans etmeyi bilmez ki. Kesin yine rezil olacak’ dedi. Yasemin hemen Emmet’a karşılık verdi.
‘Sen öyle zannet aptal’ dedi. Yasemin bana göz kırptı. Bana dans etmeyi öğretmişti. Alice bizim şarkımızı çalıyordu.
Edward tek eliyle belimi kavradı. Elini bana uzattı ve elini tuttum. Dans etmeye başladığımızda herkez bize bakıyordu. Emmet’ın ağzı açık kalmıştı.
‘Emmet ağzını kapatsan iyi olur. Yoksa sinek kaçabilir. Tatları gerçekten iğrençtir’ dedi ve Emmet’a güldü. Yasemin şimdi intikam alıyor gibiydi.
Tanya hala bizi kıskanıyordu. Bu yüzünden anlaşılıyordu ama artık umrumda değildi.
Jacap Renesmee’yi dansa kaldırarak bize eşlik etti. Daha sonra herkez eşiyle birlikte dans ediyordu. Seth’ de Yasemin’i dansa kaldırmıştı. Emmet Yasemin’le uğraşıyordu. Rose’ de onu rahat bırakması için Emmet’a kızıyordu. Parti tam 5 saat sürmüştü. Biz ne kadar yorulmasakta partinin bitme zamanı geldiğini düşünen herkez gitmeya başlamıştı. En son biz ve Jacop kalmıştı. Galiba onunda gitmeye hiç niyeti yoktu.
‘Herkez gitti şimdi ne yapıyoruz’ dedi Emmet. Kimseden fikir çıkmayınca Emmet konuşmaya başladı. ‘Bugün senin doğum günün olduğuna göre sen söyle bakalım ufaklık’ dedi.
‘Önce üzerimi değiştirmek istiyorum Emmet amca sonrada hep birlikte sohbet ederiz’ dedi. Renesmee haklıydı. Bu kıyafetlerden oldukça sıkılmıştım. Edwar’ı elimden tuttum.
‘Hayatım bizde üzerimizi değiştirelim’ dedim. Birlikte odamıza çıktık. Edward gizlice arkamdan yaklaştı ve belime sarıldı.
‘Edward rahat dur. Şu üzerimi değiştireyim’ dedim. Ama beni dinlemiyordu. Boynuma öpücükler konduruyordu.
‘Ama böyle çok güzel olmuşsun. Alice sana neyin yakışacağını iyi biliyor’ dedi. Aslında haklıydı. Evimizin modacısı Alice’di ve herkezi o giydiriyordu.
‘Evet haklısın. Şimdi birz uslu olda şu üzerimi değiştireyim. Sonra devam edersin beni rahatsız etmeye’ dedim ve ona gülümsedim. Ellerinden kurtunca rahay bir şeyler giydim. Saçımı saldım ve taradım makyajımıda temizledikten sonra arkamı döndüm. Edward orada beni seyrediyordu.
‘Bundan hiçbir zaman vazgeçmiyecaksin değil mi?’
‘Hiçbir zaman’ diye beni onayladı. Yanıma geldi ve bana sarıldı. Tam beni öperken Emmet aşağıdan bize bağırıyordu.
‘Çifte kumrular herkez geldi bir siz kaldınız. Edward Bella’yı rahat bırak da aşağıya gelin’ dedi. Edward sinirden deli oluyordu.
‘Emmet seni öldüreceğim sen görürsün’ dedi. Bende Edward’ın bu haline gülüyordum. Emmet hemen karşılık verdi.
‘Tabi aşağıya inebilirsen’dedi. Edward belimi bıraktı ve kapıya yöneldi.
‘Elini tuttum ve kendime doğru çektim. Eğer giderse Emmet’la kavga edeceğini biliyordum.
‘Sakin ol aşkım. Boşver onu’ dedim. Düşüncelerini dağıtmak için daha demin yarım bıraktığımız öpücüğü tamamladım. Bu öpücük diğerlerinden biraz farklıyı. Daha tutkulu ve baştan çıkartıcı………… onu ancak bu şekilde kavgadan uzak tutabilirdim.
‘Hadi aşağıya inelim’…………. | |
|
| |
| AY IŞIĞI | |
|